İnsanlar Allah yoluna güzel öğütle çağrılmalı

Haberin Devamı

* DÜNDEN DEVAM

Kur’ân’ın öğretilerini yerleştirebilmek için her türlü çaba harcanmalı, gerektiğinde bu uğurda göçe de katlanmalıdır. Nitekim bundan sonra inen surelerde cihadla birlikte hicretten de (göç) söz edilecektir. Hac: 88/78’inci ayette emredilen cihad geneldir. Gerek saldırgan kâfirlere, gerek zulme, gerek nefse karşı savaşmayı kapsamına alır. Allah, müminlere, kendi yolunda layıkıyla çaba harcamalarını, kâfirlere karşı dini savunmalarını, nefislerinin kötü duygularını da yenmeye çalışmalarını emretmektedir. Bundan sonra inmiş olan Enfal Suresi’nde de iman, hicret ve cihada önemli bir ifade katılmaktadır. “Mallarıyla ve canlarıyla cihad” ifadesi artık cihadı, kıtalla eş anlama getirmiştir. Enfal: 93/72-75’inci ayetler bunun örneğidir.
Bu ve benzeri ayetlerde cihad, çoğunlukla Allah’ın yolu ifadesiyle beraber kullanılır. “Allah yolunda cihad edenler” cümlesinde sebilullah (Allah’ın yolu) deyimi, cihaddan daha genel bir mana içerir. Esasen cihad, Allah yolunun açılması için yapılır. “Allah’ın yolu”, İslâm öğretilerinin tümüdür. Nahl Suresi’nin 125’inci ayetinde bu yola hikmetle, güzel öğütle çağrılması ve bunun yerleşmesine karşı gelen insanlarla en güzel biçimde mücadele edilmesi (uğraşılması) emredilir. Cihad, Allah yolunun üzerine konulan engelleri kaldırmak için harcanan çabadır. “Ey peygamber, kâfirlerle ve münafıklarla cihad et, onlara katı davran” (Tahrim: 106/9, Tevbe: 113/73). Peygamber’e kâfirlere ve münafıklara karşı cihad etmesi emredilen bu ayette de cihad, cephe savaşından çok, manevi savaş anlamındadır. Çünkü Peygamber, dış düşmana karşı savaşmış ise de toplumun içinde bulunan münafıklarla savaşmamıştır. Ayette Peygamber’e, kâfir ve münafıklarla ciddi biçimde uğraşması, onların entrikalarını ve tehlikelerini önlemeye çalışması buyurulmaktadır.
Hz. Peygamber, durup dururken kimseye karşı fetih hareketi veya savaş düzenlememiştir. Mekke’nin fethi, bir saldırı savaşı gibi görünürse de gerçekte öyle değildir. Bilindiği üzere Mekke döneminde Müslümanlar büyük baskı altında tutuldular. Peygamber’e ve Müslümanlara üç yıl ambargo uygulandı. Onlar bir vadide mahsur bırakıldılar. Zayıflar eziliyor, korumasızlar canlarını kurtarmak veya baskıdan kurtulmak için göç etmek zorunda bırakılıyorlardı. Bu yüzden Peygamber’in amcası oğlu Cafer, damadı ve kızı dahi Habeşistan’a hicret
etmek zorunda kalmışlardı.

YARIN

Müslümanların hac ibadeti engelleniyordu

DİĞER YENİ YAZILAR