SORU: Anne karnındaki bebeğe 3-4 aylıkken ruh üflendiğini biliyoruz. Bebeğin anne veya babasından fiziksel özellikler aldığı gibi ruhsal özellikler alması da mümkün mü? (Ahmet Çınarcı)
CEVAP: 3-4 aylıkken ruh üflenmesi, bebeğe hücre bilincinden akıl bilincinin verilmesi anlamına gelir. Yoksa her bebeğe Allah zaten ruh vermiştir. Bebek anne karnında döllenir döllenmez onda canlılık vardır. Yumurta da onu dölleyen sperm de canlıdır. Bu ikisinin bileşkesinden oluşan embriyo da canlıdır. Canlı olmasa bölünerek çoğalmaz. Her canlıda ruh vardır. Ancak o aşamadaki ruh, sadece maddeye canlılık veren ruhtur. Henüz insan ruhu değildir. Ne zaman ki fetüs 3-4 aylık olur, o zaman beyinle organlar arasındaki iletişimi sağlayan sinir sistemleri tamamlanır. Beyinle organlar arasında iletişim sağlanır. O durumda bebeğe canlılık veren ruh olgunlaşarak insan ruhu olur. Her ruh ayrı bir varlıktır. Yoksa 3-4 aylık olunca bebeğe dışarıda bulunan ruhlar deposundan bir ruh alınıp o bebeğe üflenir demek değildir. Öyle olsa bu durum reenkarnasyon anlamına gelir ki İslâm âlimlerinin büyük çoğunluğu bunu kabul etmez.
Çocuğa ruhun üflenmesi, ona bilinç verilmesi demektir. O zamana kadar mevcut olan hücre bilinci yerine bütün vücudu yöneten akıl bilincinin verilmesidir. Bebeğin fizik organlarıyla birlikte gelişen ruh, elbette anne babanın kabiliyetlerini, bazı özelliklerini taşır. Buna kalıtım denmektedir. İnsan, anne babasından bazı fizik özellikler aldığı gibi ruhsal özellikler de alır. Ama kendisine verilen bilinç yani akıl onu doğruya yönlendirir. İnsan, aklını kullanarak kötü dürtülerini frenler, iyi dürtülerini eyleme geçirir. İşte bu seçimdir. İnsana eylemlerini seçme, kötü dürtülerini önleme yeteneği verilmiştir. İnsanın sorumluluğu da bu seçimden ileri gelir. Yetiştiği ortam ve çevre faktörünün de insan davranışlarında önemli bir etken olduğunu unutmamak gerekir.
Fitne-fesat temsilcileri
SORU: Müddesir Suresi 30 ve 31’inci ayetler konusunda yazdıklarınızda dikkatimi çeken bir husus var: Cehennem meleklerinin sayısının 19 olduğu ve bu sayının bir sınav aracı, fitne olarak kullanılacağı gerçeğinden yola çıkarak Reşat Halife’nin liderliğini yaptığı ve “Kur’ân’da 19 mucizesi” diye başlayarak sonradan Tövbe Suresi’nin son 2 ayetinin vahyedilmiş olmadığına, insan eliyle Kur’ân’a eklendiğine kadar varan iddiaların, bu fitnenin günümüzdeki örneklerinden biri olduğunu söyleyebilir miyiz? (M. Ali Tatari)
CEVAP: O zatın nasıl tutarsız sözler ve savlar ileri sürdüğünü İslâm Araştırmaları Dergisi’nde açıklamıştım. “İslâm’da Güncel Tartışmalar” adlı eserimde de konuya açıklık getirmiştim. Bu iddia sahipleri fitne ve fesat temsilcileri olmuşlardır.
İnsan, anne babadan ruhsal özellikler de alır
Haberin Devamı