SORU: Kur’ân’a göre dirilme gününde insanlardan yalnızca Allah’ın izin verdikleri konuşacak ve doğruyu söyleyecek. Ama Mücadele Suresi’nin 18’inci ayetinde, “Allah onların hepsini tekrar dirilttiği gün, dünyada size yemin ettikleri gibi O’na da yemin edecekler ve kendilerinin bir şey üzerinde bulunduklarını sanacaklardır. İyi bilin ki onlar yalancıdırlar” buyurulmaktadır. Orada Allah’ı kandıramayacaklarının aşikârlığı gün gibi belli olmayacak mı? (Kays Mutlu)
CEVAP: Birinci durum, müşriklerin vaktiyle tanrı diye taptıkları meleklerin veya peygamberlerin, liderlerin, Allah’ın huzurunda kendilerine şefaat edecekleri inancına cevaptır. Ayette yüce divanda herkesin mahkemenin yargıcı olan Allah’a saygılı olduğu, O’nun izin verdiğinden başkasının konuşmaya cesaret edemeyeceği, O’nun konuşmasına izin verdiği kimselerin konuşacağı, onların da suçluyu suçsuz göstermeyip sadece doğruyu söyleyecekleri, muhakeme edilen kişilerin hareketlerinin kendi anlattıkları din kurallarına uyup uymadığını doğru olarak söyleyecekleri, suçluyu kurtarma girişiminde bulunmayacakları anlatılmaktadır. Yani kısaca bu ve benzeri ayetler, peygamberlerin veya meleklerin şefaat edip birçok günahkârı kurtaracakları inancının boş ve batıl olduğunu anlatma amaçlıdır.
İkinci durum da suçluların kendilerini kurtarmak için şaşkınlık içinde ne söyleyeceklerini bilemeyeceklerini, kendilerini kurtarmak için dünyada iyi işler yaptıklarını söyleyeceklerini belirtir. Bu, suçluluk psikolojisini yansıtmaktadır. Anlatılan safha, sıradan bir hal değil, mahkeme safhasıdır. Dünyada suçlular yalan söylerler. Ama ahirette yalan söylemeye kalkanların kendi organları, derileri kendilerinin aleyhine tanıklık edip gerçeği söyler. Bu tür ayetlerde de ilahi mahkemenin asla yanıltılamayacağı, ilahi adaletin saptırılamayacağı anlatılmaktadır. Ayrıca bu anlatımlar, o mahkemenin dakikliğini canlandırma amacını taşır. Kur’ân manevi olayları somutlaştırarak anlatır. Yoksa Allah’ın huzurundaki konuşma, beşeri konuşma şeklinde olmaktan münezzehtir.
Bir de suçlarını inkâr edip doğru yaptıklarını söyleyenler, aslında kendi zanlarını dile getirmektedirler. Çünkü onlara göre yaptıkları doğrudur. Bu kadar inançsız, ateist var, onlara yanlış yolda olduklarını söylesen kabul ederler mi? Hayır, onlara göre en doğru yolda olanlar, en güzel düşünenler kendileridir. Dindarlar ise hayale göre hareket eden ilkel insanlardır. Onlar dünyada böyle düşünüyorlardı. İşte onlar, ilahi mahkemede de ruhlarını saran bu düşünceleri yansıtırlar. Bunun da gerçekte soyutu somutlaştırma biçiminde bir anlatım olduğunu unutmamak gerekir.
İlahi adalet saptırılamaz
Haberin Devamı