DÜNDEN DEVAM
“Musa kavmi içinde doğrulukla hakka götüren ve hakla adalet yapan bir topluluk da vardır. Yarattıklarımız içinde, doğrulukla hakka götüren ve hakla adalet yapan bir ümmet de vardır” (Araf: 159, 181). “Ama hepsi bir değildir. Kitap ehli içinde, gece saatlerinde ayakta durup Allah’ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanan bir topluluk da vardır.
Onlar, Allah’a ve ahiret gününe inanırlar, iyiliği emreder, kötülükten menederler, hayır işlerine koşarlar. İşte onlar iyilerdendir. Yapacakları hiçbir iyilik inkâr edilmeyecektir. Şüphesiz Allah, (günahlardan) korunanları bilmektedir” (Âl-i İmran: 113-115). “Sonra kitabı (yani Hz. Musa’dan intikal eden Tevrat’ı) kullarımız arasından seçtiklerimize miras verdik. Onlardan kimi nefsine zulmedendir, kimi orta gidendir, kimi de Allah’ın izniyle hayırlarda öne geçendir. İşte büyük lütuf budur” (Fatır: 32). Önceki ayetlerde Yahudileri çeşitli olumsuz davranışlarından ötürü kınarken bu ayetler iyileri istisna etmekte, hepsinin bir olmadığını vurgulamaktadır.
Hz. İsa, “Kötüye karşı koyma ve senin sağ yanağına kim vurursa ona ötekini de çevir. Ve eğer biri seninle mahkemeye gidip senin gömleğini almak isterse ona abanı da bırak. Ve kim seni bir mil gitmeye zorlarsa onunla iki mil git. Senden dileyene ver, senden ödünç isteyenden yüz çevirme” diyecek kadar insan sevgisi aşılamıştır. Onun öğütlerinden ve tebliğ ettiği dinin ruhundan ayrılmayan insanların yüreklerinde şefkat olur. Yüce Allah “Arkalarından Meryem oğlu İsa’yı da gönderdik. Ona İncil’i verdik ve ona uyanların gönüllerine şefkat ve rahmet (acıma duygusu) koyduk’’ buyurmuştur. İşte Hz. Peygamber devrinde bu sevgi ruhunu taşıyan bazı keşişlerin ve rahiplerin de teşvik ve telkinleriyle Hristiyanlar, Müslümanlara dostça davranmışlardır. İçlerinden heyetler gelip Allah’ın Elçisi ile görüşmüş, Kur’ân dinlemiş, kimileri Müslüman olmuş, kimileri Hristiyan kalmakla beraber Allah Elçisi’nin peygamberliğini kabul etmiştir. Necran heyeti böyledir.
Allah’ın Elçisi Hristiyanların, kendi mescidinde, Hristiyan usulüne göre ibadet etmelerine müsaade etmiştir. Kendinden önceki kitabı neshetmek (yürürlükten kaldırmak) şöyle dursun, ona sahip olucu, koruyucu ve doğrulayıcı olarak indirildiği bildirilen Kur’ân (Maide: 48), kitap ehline, kitaplarını bırakmalarını değil, tam tersine kitaplarının hükmünü olduğu gibi uygulamalarını emretmektedir: “İçinde Allah’ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında dururken seni nasıl hakem yapıyorlar da sonra dönüyorlar? Onlar inanıcı değillerdir. Gerçekten Tevrat’ı biz indirdik, onda yol gösterme ve nur vardır. İslâm olmuş peygamberler, onunla Yahudilere hüküm verirlerdi. Kendilerini Tanrı’ya vermiş zahidler ve abidler de Allah’ın kitabını korumakla görevlendirildiklerinden onu uygular ve onu gözleyip kollarlardı” (Maide: 43-44).
DEVAM EDECEK
Hz. İsa, insan sevgisi aşılamıştır
Haberin Devamı