SORU: “Namazın tümünden ve namaz esnasında okuduğum ayetler ve surelerden hasıl olan sevabı geçmişlerimizin ruhuna hediye eyledim sen kabul, vasıl ve haberdar eyle yarabbi” şeklinde bir duanın şirk namazını andırır bir husus içerip içermediği konusundaki bilgi yetersizliğime cevap arıyorum.
CEVAP: Nedir bu halkımızdaki ölü tutkusu! Herkes kendi ameliyle Allah’a gider. Dinde Kur’ân okuma kişinin kendisi içindir, yaptığı dua kendisi içindir. Allah’tan dileği, isteğidir. Eğer ölülere dua edeceksen Allah’tan onlara acımasını, onları bağışlamasını dilersin. Böyle yapmak Peygamberimizin sünnetidir. Ama okuduğun duadan, Kur’ân’dan, ibadetlerden hasıl olan sevabı ölülere bağışlamanın ne anlamı var? Senin için hasıl olan sevabı başkasının ruhuna gönderme yetkisini nereden alıyorsun? Hangi hadise dayanıyorsun, hangi ayet böyle söylüyor? Kur’ân’a göre: “İnsana kendi çalışmasından, eyleminden başka bir şey yoktur”, “Herkes yaptığıyla beraberdir, eyleminin tutsağıdır.” Zaman içinde Kur’ân dinine bidatlar soktular. Ben bu tür uygulamaların İslâm’da, Kur’ân dininde olmadığını söylüyorum. Bu tıpkı anayasa kitabını, kanun kitabını ölülerin ruhuna bağışlamak için okumaya benzer. Ölü ne yapacak kanunu? Ona yasa lazım değil ki! Yasa dirilere gerekli. Kur’ân ölülere okunmak için değil, dirilerin uygulaması için gelmiştir. Siz madem öyle yapıyorsunuz bari kıldığınız tüm namazları da ölülerin ruhuna bağışlamak için kılın. Fakat bilin ki Peygamber ve sahabileri böyle yapmadı.
“Secdede yapmamız gereken dualar nelerdir?”
SORU: Namaz kılarken secde anında “sübhane rabiyelala”nın dışında başka dualar da edilebilir mi? (Muzaffer Tunç)
CEVAP: Evet, istediğin kadar kamuya yönelik dualar, Kur’ân duaları ve benzeri dualar yapılabilir. En makbul dua secde halinde ve secde aralarında, rükûdan doğrulurken yapılan dualardır. Ama falanın ruhuna, filanın ruhuna dua bağışlama yoktur. Bunun bilinmesi gerekir.
Herkes kendi ameliyle Allah’ın huzuruna gider
Haberin Devamı