‘Her çocuk tevhit inancıyla doğar’

Haberin Devamı

* DÜNDEN DEVAM

Bazı tefsirlerde bütün Ademoğullarının, Adem’in belinden çıkarılıp Allah’ın o zerreciklere tanıklık yaptırdığına dair rivayetler yer almıştır ki, bu rivayetler güvenilir değildir. Çünkü ayette Adem’den değil Ademoğullarından söz edilmektedir. Eğer söz konusu Adem’in kendisi olsaydı, “Ademoğullarının zürriyetlerini Adem’in belinden aldık” denilirdi. Ayrıca ayette bel de çoğul olarak “Zuhur: beller” şeklinde geçer. “Ademoğullarının bellerinden” kasıt, her insanın zürriyetinin kendi belindeki meniden (sperm) alındığıdır. Ayetin işaretine göre daha sperm halindeyken insanda Allah’ı tanıma yeteneği vardır. Allah, bu yeteneği insanın çekirdeğine yerleştirmiştir. Düşünsel kanıtlara göre ayette anlatılan şudur: Yüce Allah, insanların zürriyetlerini kendi bellerinden almıştır.
Bu, insan tohumu olan nutfenin (sperm), her baba-ananın kendi belinden alınması demektir. Allah, baba-anadan aldığı nutfeleri, anaların rahimlerinde emriyo, mudga (çiğnem et biçimi) aşamalarından geçirerek birer insan yapmıştır. Her insanın içine de kendisinin varlığının ve birliğinin kanıtlarını koymuştur. İnsan, içindeki bu eğilimle Allah’ın harika yaratıklarını ve kudretini görüp anlamıştır. İşte onların içine koyduğu bu işhad (gerçekleri görüp tanıma ve itiraf etme kabiliyeti) ve bu düşünce, “Evet, sen bizim Rabbimizsin” ikrarı gibidir. İnsanlar, Allah’ın, kendilerinin Rabbi olduğu düşüncesini içlerinden geçirmek ve bunu sezmekle böyle ikrar etmiş olurlar.

Bu tanıklığın sözle söylenmiş olması şart değildir. Kur’ân-ı Kerîm’de hal ikrarının da söz ikrarı gibi ifade edildiği yerler vardır: “Sonra duman (gaz) halinde bulunan göğe yöneldi, ona ve arza ‘gönüllü ya da gönülsüz olarak buyruğuma gelin’ dedi. ‘Gönüllü olarak buyruğuna geldik’ dediler.” (Fussilet: 11), “Onun işi, bir şeyi istedi mi ona sadece ‘Ol’ demektir, hemen oluverir” (Yasin: 82, Nahl: 40) hal diliyle kabul etmeyi belirten ayetlerdendir. İbn Kesir de tefsirinde bu konudaki başlıca rivayetleri kaydettikten sonra bunların mevkuf (Peygamber’in sözü değil, sadece bazı sahabi sözleri) olduğunu belirtiyor ve şöyle diyor: “Bundan ötürü selef ve halef sözcüleri (önce ve sonra gelen din bilginleri), bu işhadın (insanları kendi aleyhlerine tanık yapmanın), onları tevhit kabiliyeti üzere yarattığı anlamına geldiğini söylemişlerdir.

Hasan-ı Basri de ayeti böyle tefsir etmiştir” (Tefsir: 2/265). Nitekim Peygamber, “Her çocuk tevhit inancı üzere doğar” buyurmuştur. Özetle: Araf: 172-173’üncü ayetlerde Allah’ın, Ademoğullarının bellerinden zürriyetlerini aldığı, yani insanları babalarının bellerindeki tohumlardan yarattığı, onların içlerine Allah’ı bilip tanıma yeteneği, duygusu koyduğu bildirilmektedir. İnsanlara Allah’ı bilme duygusu vermiştir ki kıyamet gününde, dünyadaki inkârları için Allah’a karşı bir bahaneleri kalmasın. “Biz bilmiyorduk, haberimiz yoktu” demesinler.

DİĞER YENİ YAZILAR