SORU: Dinimizi ancak Kur’ân’dan öğrenebiliriz. İnsanlar hadislere neden bu kadar itibar ediyor? (Y. Z.)
CEVAP: Eğer hadis Kur’ân’ı açıklar mahiyetteyse, Kur’ân’ın yasaklarına yasaklar katmıyorsa, dini zorlaştırmıyorsa, akıl ve mantığa ters düşmüyorsa ve senet yani rivayet zinciri bakımından da hadis kritiğine uyuyorsa Kur’ân’dan sonra dinin ikinci kaynağıdır. Hadisleri tümden kaldırırsanız İslâm hukukunun birçok hükmü dayanaksız kalır. Hatta ibadetlerin bile nasıl yapılacağı, nasıl disipline edileceği bilinmez. Böyle olunca da ibadetler tümden rafa kalkar. Belki hadisleri nazara almayalım diyenler iyi niyetlidirler ama ileride bunun nasıl bir tehlike ve boşluk doğuracağını bilmiyorlar sanırım. Kanaatim budur. Ben asla Peygamber’i devre dışı bırakamam. Eğer bir söz gerçekten onun sözü ise ve dini bir nitelik taşıyorsa onu kabul etmemek bence edebe, terbiyeye aykırıdır. Çünkü onu seven Allah’ı sevmiş olur. Ona itaat eden Allah’a itaat etmiş olur. Bunlar hep Kur’ân’ın buyruklarıdır.
Vicdanınıza sorun ona göre hareket edin
SORU: Eşim bakıma muhtaç. Akli melekeleri normal değil. Bu yüzden bir bakımevinde kalıyor. Uzun zaman ona baktım ama benim de ruh sağlığım bozuldu. Eşimin gelirini ben alıyorum. Bir miktarını ona yolluyorum. Kalanını da kullanıyorum. Bu para bana haram mı?
CEVAP: Siz eşinize bakmadığınıza göre onun hakkı olan paranın bir miktarını alıp kendiniz için kullanmanız haramdır. Paranın tamamını eşinize göndermeniz gerekir. Eşinizin erkek akrabası varsa onların veli veya vasi sıfatıyla parayı harcama hakları bulunuyor. Eğer siz eşinizin vasisi durumundaysanız parayı eşinize vereceksiniz veya onun adına yardıma muhtaç akrabasına yardım edeceksiniz. Şayet eşinize siz baksaydınız, o zaman bakım masrafı olarak parada tasarruf hakkınız doğardı. Böyle bir şey yok. Vicdanınıza sorun, ona göre hareket edin.