Hadisle ilgili önemli bir eser (10)

Haberin Devamı

DÜNDEN DEVAM

Prof. Dr. M. Said Hatiboğlu’nun ikinci eseri “Hadis Tedkikleri”nde, hadis tenkidinin Hz. Peygamber döneminde başladığını belirtir ve Hz. Ayşe’nin ilmi kişiliğine ve Peygamber’den nakilcilerin hatalarına ve çarpıtmalarına dikkat çektiğine örnekler verir. İslâm’ın seçim ve bey’at sisteminin Muaviye ile nasıl saltanata çevrildiğini ve buna karşı ashab ve tabiiler arasında beliren tepkinin nasıl etkisizleştirildiğini anlatır. Muaviye’nin ölümünden sonra Emeviler’in siyasi ve askeri gücü, önlerine dikilen her çeşit direnci ezerek, sülale saltanatını İslâm’ın başına musallat edince kolları kırık, boyunları bükük dindar çevrelerle iktidar hasretiyle içleri yananlar, bu azılı iktidar sahiplerine (!) karşı fısıltı gazeteciliğine ve rivayet edebiyatına sarılmaktan başka bir savunma çaresi bulamadılar. Bu işgalcileri, İslâm hilafetiyle alakalarının bulunmadığını tespit noktasından hareketle, her yönden Peygamber’e vurdurtmak, izlenecek en etkili yöntemdi. İşte bunun için pek çok hadis rivayeti devreye girdi. Bunların en ünlüsü Peygamber’den sonra hilafetin 30 yıl süreceği, daha sonra ısırıcı krallığın başlayacağı şeklindeki hadisti.

Hocanın belirttiği üzere asıl değerleri ne olursa olsun bu tür rivayetler, İslâm’ın düşünen kafalarının, zalim idarecilere karşı duyduğu tiksintinin en sağlam yankılarıydı. Hoca, bu arada Avrupalı araştırıcıların, önce İslâm’ı çökertmek ve Müslümanları kuşkuya düşürmek amacıyla kilise tarafından İslâmiyat, özellikle hadis araştırmalarına yönlendirildiğini, yetişen bu doğubilimciler arasında ciddi araştırıcılar bulunduğunu ama bunların da birçok noktada önyargıyla çarpıtmalar yaptıklarını ve yanılgıya düştüklerini örnekleriyle anlatır. Verdiği ilginç örneklerden biri salat (namaz) ile ilgilidir. Goldziher’e göre cahiliye tatbikatında salat (namaz) yoktur. Bu kelime Hristiyanlık’tan geçmiştir. Goldziher, İslâm’da namazın kabulüne karşı müşrik ortamın gösterdiği direnci anlatırken damdan düşercesine şu rivayeti koymaktadır: “Sahabi Amr ibn Sabit, farz olan namazı hiçbir vakit kılmadığı halde Peygamber’ce şehit mertebesinde görülmüş, cennette makam sahibi olmuştur.” Oysa olayın aslı hiç de Goldziher’in anlattığı gibi değildir. DEVAM EDECEK

DİĞER YENİ YAZILAR