DÜNDEN DEVAM
Ebu Said el-Hudri’ye, “Bize hadisleri yazdırsaydın” dediler. “Hayır, size yazdırmayız. Biz nasıl Peygamberimizden işitip bellediysek siz de bizden işitin” dedi. Nadra diyor ki: “Ebu Said el-Hudri’ye, ‘Sen bize, Allah’ın Elçisi’den güzel sözler anlatıyorsun. Biz bunları anlatırken fazlalık veya eksiklik yapmaktan korkuyoruz (bunları bize yazdır)’ dedim. Yazıp da bunları Kur’ân mı yapmak istiyorsunuz? Hayır, hayır. Biz nasıl Allah’ın Elçisi’den aldıysak siz de bizden alın (belleyin).” İmam-ı Malik, “İbn Şihab(ez-Zühri’n)in yanında sadece kavminin soy kütüğü hakkında bir kitap vardı. Başka bir kitap yoktu. O zaman insanlar yazmazlardı, ezberlerlerdi. Onlar içinde herhangi bir şey yazan da ezberlemek için yazardı. Ezberledikten sonra yazdığını silerdi” demiştir. Abdullah (ibn Mesud), kendisine getirilen hadis yazılı sayfayı silip yıkamış sonra yakılmasını emretmiş ve “Vallahi bu sayfanın Deyr-i Hind’de olduğunu bilseydim, (silmek için) oraya varırdım. İşte kitap ehli, bilmeyen müşrikler gibi Allah’ın kitabını arkalarına attıklarından dolayı helak olmuşlardır” demiştir.
Esved ve Alkame buldukları hadis yazılı bir sayfayı Abdullah ibn Mesud’a götürmüşler, “Bu sayfada güzel hadisler var” demişler. Abdullah ibn Mesud, sayfayı alıp leğendeki suda yıkayarak yazıyı silmiş ve “Biz sana en güzel öyküleri anlatıyoruz” (Yusuf: 53/3) ayetini okumuş ve demiş ki: “Bu gönüller, kaplardır. Bunlara sadece Kur’ân doldurun. Başka bir şey koymayın.” Dahhak da şöyle demiş: “Bir zaman gelecek, hadisler çoğalacak, Mushaflar tozuyla kalacak. Kimse açıp da ona bakmayacak.” Said ibn Cübeyr der ki: “İbn Ömer’e sormak istediğim bazı meseleleri Kufe halkı için yazmıştım. Sonra İbn Ömer’le görüştüm. Hadis yazmanın hükmünü sordum. Eğer benim yanımda yazılı hadisler bulunduğunu bilseydi aramız açılmıştı (beni kovmuştu).” Hadis yazma önerisini kabul etmeyen Ebu Ubeyde, öleceği sırada daha önce yazmış olduklarını isteyip yok etmiş, “Bazı insanların, bunları yersiz kullanacaklarından korkuyorum” demiştir. Fetihlerle, çeşitli din ve uluslara mensup insanlar Müslüman oldular. Bunlar ne kadar Müslüman olsalar da eski inanç ve kültürleriyle yoğrulmuş kimselerdi. İçlerinde o kültürün düşüncelerini taşıyorlardı. Zaten bir anda onlardan sıyrılmaları da mümkün değildi. DEVAM EDECEK
Hadisin önemi ve geçerlilik şartları (8)
Haberin Devamı