Hadisin önemi ve geçerlilik şartları (6)

Haberin Devamı

DÜNDEN DEVAM

Gerçekten sahabilerin korktukları olmuş, sonradan insanlar rivayetler üzerine üşüşmüşler, kolay ve sade olan dini ayrıntıya boğmuşlardır. Gittikçe yaygın bir durum alan bu yöntemin, sömürüye çok elverişli olduğunu, bu yolla birçok yalanın Peygamberin üstüne atılacağını bilen büyük sahabiler, hadis rivayeti konusunda son derece çekinceli davrandılar, hatta çoğu kez bunu yasakladılar. Hz. Ömer, gönderdiği valileri hadis rivayet etmemeleri konusunda uyarırdı. Ebu Musa’yı Irak’a gönderdiği zaman ona şöyle demişti: “Sen, mescitlerinden arı uğultusu gibi Kur’ân sesi gelen (hepsi Kur’ân okuduğu için birbirine karışan sesleri arı uğultusuna benzetiyor) kimselere varacaksın. Onları kendi hallerine bırak, hadislerle uğraştırma. Ben de bu konuda senin arkandayım” (el-Bidaye ven-nihaye: 8/107). Ebu Musa ile birlikte gönderildiği anlaşılan

Kuraza ibn Kab da aynı şeyi anlatmıştır: “Ömer ibn Hattab, bizi (hadis anlatmaktan) menetti” (Camiu beyanil-ilm ve fadlih, s. 398). Hz. Ömer, Ebu Musa’yı çağırdı. Ebu Musa geldi, içeri girmek için üç kez izin istedi. Fakat “Gir” denilmeyince geri döndü. Daha sonra kendisini yeniden çağırtan Ömer, neden buyruğuna uyup gelmediğini sordu. Ebu Musa da geldiğini, üç kez izin istediği halde cevap verilmediği için geri döndüğünü, zira Peygamber’in, “Biriniz üç kez izin ister de izin verilmezse dönsün” buyurmuş olduğunu söyledi. Ömer, “Ya Peygamber’in böyle söylediğini kanıtlarsın ya da sırtını acıtırım” dedi. Ebu Musa, sahabilerden bir gruba gelip bu hadisi bilen varsa tanıklık etmesini rica etti. İçlerinden en genci olan Ebu Said el-Hudri bunu Peygamber’den duyduğuna tanıklık etti (Buhari, İstizan: 13; Müslim, Adab: 7, h. 33-37). Bunun üzerine Ömer, Ebu Musa’ya, “Ben seni suçlamadım. Fakat Allah’ın Elçisi’nden hadis anlatmak çetin bir sorundur” dedi (Ebu Davud, Edeb: b. 138, h. 5184). Biri kendisine Peygamber’den bir hadis anlatınca, doğru söylediğine dair yemin ettiren Hz. Ali de şöyle demiştir: “Kendim, Allah’ın Elçisi’nden bir söz duyarsam Allah’ın dilediği kadar ondan yararlanırdım. Başkası ondan bana bir hadis anlatırsa doğru söylediğine yemin ettirirdim. Eğer yemin ederse onu doğrulardım” (Tirmizi, Tefsir: 3, h. 3006; Ebu Davud, Vitr: 26). Öyle anlaşılıyor ki, henüz Hz. Peygamber sağken, kendisinin üzerine yalan sözler uydurulmaya başlanmıştır.DEVAM EDECEK

DİĞER YENİ YAZILAR