DÜNDEN DEVAM
Sıradan her insan, ölmeden önce vasiyet eder veya yazdırır. Ama Peygamber, sıradan bir insan değildir. Onun yazdıracağı sözler bütün müminleri bağlar. Peygamber’in hastalığını düşünen Hz. Ömer, o ıstırap altında yazdıracağı sözlerin, ümmet için zorlaştırıcı, bağlayıcı hükümler taşıyabileceğini düşünmüş olabilir. Vahiy olmayan bu sözlerin, o zaman için yararlı olsa bile sonsuza kadar yararlı olacağından kuşkulanan Hz. Ömer, böyle bir vasiyyetin yazılmasına gerek görmemiş, “Bize Allah’ın kitabı yeter” demiştir. Hatta rivayetten anlaşıldığına göre bunu söyleyen yalnız Ömer değildir. Başka söyleyenler de vardır. Sahabilerden kimi vasiyet yazılmasına taraf, kimi de karşı olmuştur. Demek ki Ömer gibi kimi bilgin sahabiler, Allah’ın kitabı dışında bağlayıcı din kaynağı görmemişlerdir. Doğrusu şudur ki Peygamber döneminde hadis yazılmamıştır ve buna müsaade edilmemiştir. Peygamber’den sonraya yazılı olarak sadece Kur’ân kalmıştır. Peygamberimiz de Veda Hutbesi’nde bunu açıkça belirtmiş: “Size Allah’ın kitabını bıraktım. Ona sarıldığınız sürece asla yolunuzu şaşırmazsınız.”
Gerçi bu hadise Sünnilerce “sünneti” ilavesi yapılarak “Allah’ın kitabını ve benim sünnetimi bıraktım” şeklinde bir rivayet üretilmiş, Şiilerce de Peygamber’in sözüne “Ve itreti ehl-i beyti: Soyum ve ev halkım” sözü eklenmiştir ki ikisi de katmadır. Çünkü Peygamber zamanında yazılmamış olan sünnetin bırakılması söz konusu olamayacağı gibi Peygamber’in ev halkı da insanlara bırakılacak bir şey değildir. Peygamber’in ümmete bıraktığı sadece Peygamber’in yazdırdığı Allah’ın kitabıdır. Kendisinden sonra sahabileri, ondan duyduklarını, çeşitli münasebetlerle anlatırlardı. Herkesin atasından, hocasından duyduklarını yeri gelince anlatması gibi onlar da Peygamber’den duyduklarını anlatırlardı. Özellikle Kur’ân’da hükmü bulunmayan bir olay olunca, herhangi bir sahabi o konuda Peygamber’den bir söz duymuş veya bir uygulama görmüşse onu anlatırdı. Böylece o söz (hadis) veya o uygulamadan (sünnet) yararlanılarak bu yeni olayın hükmü belirlenirdi. Bu suretle hüküm, Peygamber sözüne dayandırılmakla gönüller rahat eder, huzur bulurdu.DEVAM EDECEK
Hadisin önemi ve geçerlilik şartları (4)
Haberin Devamı