“Pes imdi aziz-i men. Bir damla süçi bir kuyuya damduğiçün, takvi ehli kavlınca o kuyunun suyunu hep arıtmak gerek imiş ve ol suyun döküldüği yirde biten otı koyun otladuğiçün eti haram oldu; niçün? Sebebi, içinde şeytan fiili olduğıçündür. Pes vay sana kim, içünde kibr-ü hased, buğz-u adavet, tama, öfke ve kahkaha ve maskaralık; bunlardan maada daha nice dürlü şeytan fiili içünde olsa, suyıla yunub nite arınasın (içinde kibir, haset, kızgınlık, düşmanlık, öfke, kahkaha ve alay etme gibi kötü huylar varken, dışarıdan yunmakla nasıl arınabilirsin?)” diyor (Makalat, s. 9-10).
Erenlerden, evliyadan olacak
“Kul Allah-u Taala Hazretleri’ne ericek (Erenlerden olacak, evliyadan olacak. Nasıl olacak?) Dört kapıyı aşıcak, kırk makamdan geçicek, elvasıl ilallah olacak (Yani, Allah’a ulaşmış has kullardan, evliyaullahtan olacak). Bu kırk makamın onu, şeriat kapısı içindedir, onu tarikat kapısı içindedir, onu marifet kapısı içindedir, onu hakikat kapısı içindedir” diyor. Bunu bilmezseniz, Yunus’u da anlayamazsınız. Yunus’un şiirlerinde de bu var aynen. Gerçi marifet ehli mutasavvıflar, şeriat ehlini aşağı seviyede kalmış insanlar olarak görmüşlerdir. Hacı Bektaş-ı Veli de öyle diyor. Yani, “İnsanlar sırf bu seviyede kalırlarsa, yetmez. Kırk makamı geçmeden sonuca ulaşılmadığı gibi, aşağıdaki makamları da yapmasa olmaz, yukarıdakileri de yapmasa olmaz. Şeriat seviyesinde kalır, tarikatın, marifetin, hakikatın makamlarını geçemezse... O güzel huyları benimsemiş, o eğitimi görmüş olmazsa vasıl olamaz (Allah’a eremez). Şeriatın işlerini yapmazsa, yine vasıl olamaz” diyor.
Bektaşilik’te dört kapı inancı
Bektaşi tarikatının temelini dört kapı inancı oluşturur. Bunlar; şeriat, tarikat, hakikat ve marifet kapılarıdır. Şeriat kapısı, Peygamber’in ve Ehl-i Beyt’in yolundan gitmektir. Tarikat kapısı, bir şeyhe bağlanmaktır. Bu kapıdan girenlerin elinden, belinden ve dilinden kötülük çıkmamalıdır. Hakikat kapısında, olgunlaşma yolunda ilerleyen Bektaşi, evrenin sırlarını öğrenir, mutlak güzelliği görür, Allah’ı tanır. Bektaşi bu kapıdan geçince, bütün insanları sever. Marifet kapısından geçen derviş, âlem-i ilme (bilim âlemine) girer. Burada ilmel-yakin (bilgi ile bilme), aynel-yakin (görerek bilme), hakkal-yakin (gerçeğin içinde yaşama, Allah’ta yok olma) diye üç bilgi mertebesi vardır. Bu aşamalar görme, bilme ve olma kelimeleriyle de anlatılır. Son aşamada derviş, nefsini tamamen yitirerek Yüce Allah’a ulaşır.
Hacı Bektaş-ı Veli ve Bektaşilik (4)
Haberin Devamı