Yunus Ulusoy’un, “Almanya Büteni”nde yayınlayıp bize de gönderdiği merhum Sadık Yılma’yı anlatan yazısını okurlarımla paylaşmak istiyorum:
1973 yılında çocuk olarak ayak bastığım Almanya’da “ben kimim?” sorusu daha yoğun ve özel bir anlam kazanmıştı. Adeta içine atıldığım ve tanımadığım bu yabancı ülkede ilk defa ön yargılarla, dini ve milli kimliğimin “değersizliğiyle”, çocuksu onurumun zedelenmesiyle karşı karşıya kalmıştım. Kendimi anlatmanın, ancak kendimi bilerek olabileceğini hissederek, ailemin etkisi olmaksızın şehrimizde çocuklara Kuran eğitimi veren bir teyzenin (Ayşe Hanım) evinde ilk dini bilgilerimi aldım. Bugün dünyadan göçüp gitmiş bu hanımefendi ve hafız eşi (Yusuf Hoca) Herne’deki din eğitimi ihtiyacını görüp, özveriyle evlerinin kapısını herkese açmışlardı. Günden güne artan çocuk ve yetişkin talebelerinin ihtiyaçlarına yanıt vermekte zorlandıklarını fark ederek, geçtiğimiz günlerde Hakk’ın rahmetine kavuşan Sadık Yılma hocamı 1976 yılında Almanya’ya getirdiler. Dinsel örgütlenmenin ilk tohumlarının atıldığı bu evden daha sonra, Sadık Hoca’nın önderliğinde ilk cami derneği doğacaktı. Bu muhterem büyüğümü, üstümde büyük hakkı bulunan hocamı kaybettiğimde sadece çok değerli bir insanı kaybetmediğimi, göç tarihinde bir periyodun da kapanmakta olduğunu cenaze namazı sonrasında içimde acıyla hissettim. Almanya’da bugün faal dini örgütlenmelerin tabelalarının dahi olmadığı, gazetelerde boy gösteren din temsilcilerinin doğmadığı ve diyanet bilincinin Almanya’da DİTİB olarak ortaya çıkmadığı bir dönemde sadece “Allah rızası” için çaba gösteren “isimsiz kahramanların” aziz hatıraları önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum.
Sadık Hocam aydın kişiliği, insan sevgisi, dürüstlüğü, açık sözlülüğü, derin din, dil, tarih ve edebiyat bilgisiyle din adamı olmanın ötesinde bilge bir insandı. Kendisi bana ve yaştaşlarıma Allah sevgisini, hoşgörüyü, düşünüp idrak etmeyi, ezbercilikten kaçınmayı, dünyayı ve yaşamı Allah’ın sunduğu nimetler olarak sevmeyi, kibirden uzak durmayı, cehalete prim vermemeyi, ilmin ve bilginin peşinden gitmeyi, sürü olmaktansa ne yaptığını bilen birey olmayı, dini politik emellere kurban edenlerden uzak durmayı, kadınları hor görmemeyi, cumhuriyetin kazanımlarını düşmanca inkâr edenler grubuna dahil olmamayı, sürekli okumayı ve kitapları sevmeyi öğretti.Maalesef gönüllerde iz bırakıp gidenler, karşılığını yaşamları sırasında göremiyor. Biz insanlar, topluma hizmet edenlere yaşamları sırasında hak ettikleri değeri, yakınlığı, desteği ve ilgiyi her zaman veremiyoruz. Ben de bu eziklik içerisinde Sadık Yılma hocamı ebediyete uğurladım. Kendisine Allah’tan rahmet diliyor, sevgisine nail olanlara baş sağlığı diliyorum.
Göçün isimsiz bir kahramanını uğurlarken...
Haberin Devamı