Çankaya’da bir dost toplantısına, arkadaşım Refet Çayköylü ile birlikte gitmiştim. Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı orada gördüm. Herkes kendisine saygılıydı. Galiba Pakistan’a veya Hindistan’a resmi bir ziyaret yapmış olan Erbakan, izlenimlerini ve basın mensuplarının yanlış algılamalarını değerlendiriyordu. Bir ara söz, İslâm dünyasındaki bilimsel araştırmalara geldi. Ben orada söze karışıp asırlar önce İslâm dünyasında, Üstürlab diye bir zamanölçer ve yer belirleyen aletin yapılıp kullanıldığını söyledim. O da bunun pek bilinmediğini, insanlara duyurulması gerektiğini söyledi. Sonra dostum merhum Hasan Armutçuoğlu’nun evinde toplantılar yapıldı. Yeni bir partinin alt yapısı oluşturuluyordu. Ben Polatlı Yedeksubay Okulu’ndayken Milli Nizam Partisi kuruluş toplantısı yapıldı. Birçok hukukçu, siyasetçi ve edebiyatçı konuştu. En son konuşan, partinin Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan’dı. Parti kısa zamanda Türkiye çapında örgütlenip Bülent Ecevit’le ortak hükümet kuracak ölçüde milletvekili sayısına ulaştı. Kıbrıs Harekâtı’nın en büyük destekçisinin Erbakan olduğunu yakından biliyorum. Zaman döndü dolaştı dört parti, Süleyman Demirel’in başbakanlığında Milli Cephe hükümetini kurdu. Erbakan, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı sıfatıyla hükümette yerini almıştı.
Diyanet İşleri Başkanlığı görevini kabul ettikten sonra Erbakan beni makamında kabul etti. Aynı yıl Erbakan’la Samsun Belediyesi’nin yaptıracağı çarşı ve Diyanet Sitesi’nin temelini attık.
3 Eylül 1977 günü Libya Büyükelçisi’nin Ankara Oteli’nde verdiği iftar yemeğinde Erbakan’la aynı masayı paylaştık. Bana hep saygılı davranmıştı. Bir davette yemek salonuna gitmek üzere merdivenden çıkarken beni öne geçirmiş, “Ben sarığın önüne geçemem” diyerek arkamdan gelmişti. Vefatını Almanya’da öğrendim. Çok üzüldüm. Partisine ve ailesine şu mesajı yolladım:
“Değerli Hocamız, Başbakanımız Sayın Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın irtihali haberini yurt dışından teessürle öğrendim. Son derece üzüldüm. Samimi bir mümin, değerli bir siyasetçi, inandığını cesaret ve metanetle savunan örnek bir insandı. Allah’ın takdiri böyleymiş. Her faninin mukadder sonu Hakk’a gitmektir. İnşikak Suresi’nde “Ey insan sen Rabbine doğru koşmaktasın ve O’na ulaşacaksın” buyurulmaktadır. Ben sayın hocamızın “Ey huzura eren nefis, razı edici ve razı edilmiş olarak Rabbine dön. (İyi) Kullarım arasına katıl. Cennetime gir” (Fecr Suresi: 27-30) hitab-ı ilahisine mazhar olanlardan olduğuna inanıyorum.
Cenabı Hak değerli hocamıza gani gani rahmet, ailesine ve Saadet Partisi camiasına bol sabır ve ecr-i cezil ihsan buyursun. Sayın hocamızın ruhaniyyetine selam, sevgi ve hürmetlerimi arz eder, ailesine ve tüm sevenlerine başsağlığı dilerim. Prof. Dr. Süleyman Ateş”
Allah merhum Erbakan Hoca’yı rahmet denizine gark eylesin.
NOT: Necmettin Erbakan’ın vefatı nedeniyle “Hacı Bektaş-ı Veli” başlıklı yazıma 1 gün ara veriyorum.
Erbakan’ı 1968 yılında tanıdım
Haberin Devamı