Büyük ruhlardan feyz almak mümkün

Haberin Devamı

SORU: İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi araştırma görevlisi Uğur Özdemir soruyor: “Sadat-i Kiram’dan feyz almak, rabıtayla mürşidden feyz ölmüşlerden yardım almak mümkün mü? Eğer böyle bir şey mümkünse bu, ‘Yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım dileriz’ ayetinin özetlediği tevhide aykırı düşmez mi?”

CEVAP: Büyük ruhlardan etkilenmek, onlardan feyz almak mümkündür. Müslümanlar Hz. Peygamber’e salat ve selam okur, onun ruhaniyetinden destek talep ederler. Bunlar boş şeyler değil herhalde... Mürşidi göz önüne alıp onu düşünmek, Allah’ı bırakıp ondan yardım dilemek tevhit inancıyla bağdaşmaz. Ancak ermişliğine kesin biçimde inanılan kişi sevilir. Sevgi, seveni sevenle birliğe doğru götürür. Öyle ki, sevilendeki olgunluk ve ruh hali sevene de geçer. Kişinin annesini, babasını sevip onları düşünmesi şirk olmadığı gibi sevdiği herhangi bir insanı düşünmek de şirk değildir. Hz. Ömer, Peygamberimize “Seni nefsim hariç her şeyden çok seviyorum” demiş, Peygamberimiz de “Beni nefsinden de çok sevmeyen tam iman etmiş olmaz” buyurmuştur. Peygamberimizin bu sözü doğrudur. Çünkü ayet, “Peygamber, müminlere canlarından da ileridir” (Ahzab: 5) buyurmaktadır.

Ölmüş veliler dirilere yardım edebilir. Onların fizikleri ölmüş olsa da ruhları diridir ve manen görevlidirler. Ricalul-gayb (görünmez adamlar) dediğimiz bu kimselerin zaman zaman himmeti yetişebilir. Rad Suresi’nde, “İnsanın önünden ve arkasından izleyenler vardır, onu Allah’ın emrinden korurlar” (Rad: 11) buyurulmaktadır. Gerçi bu manevi korumaların melekler olduğunu söylerler ama ben, olgunlaşarak Allah’a giden ermiş ruhlarının da melekleştiği kanaatindeyim. Bedir Savaşı’nda ve birçok savaşta Allah’ın müminlere 3 bin, 5 bin melekle yardım ettiği vurgulanmaktadır: “O zaman sen müminlere, ‘Rabbinizin size, indirilmiş 3 bin melekle yardım etmesi, size yetmez mi?’ diyordun. Evet sabreder, korunursanız onlar hemen şu dakikada üzerinize gelseler, Rabbiniz size nişanlı 5 bin melekle yardım eder” (Âl-i İmran: 124-125). Ayrıca Hz. Musa’ya manevi bilgiler öğreten salih kulun (Hz. Hızır) varlığı da inkâr edilemez gerçektir. Hz. Süleyman’ın veziri Asaf Barhiya’nın, Belkis’in tahtını bir anda Seba’dan Kudüs’e getirdiği Neml Suresi’nde anlatılmaktadır. Yardım Allah’tan istenir. Cenabı Hak yardım etmek dilerse ruhani kullarını bununla görevlendirir. Bunlar gerçektir ama tasavvufta bazı cahil şeyhler birçok uydurmayı dine sokmuşlar, dini hurafelere belemişlerdir. Benim yazdığım o cahillerin sözleri değil, gerçek tasavvuftur. “İslâm Tasavvufu” adlı eserimi okuyabilirsiniz.

DİĞER YENİ YAZILAR