Hamdolsun bir mübarek bayramın sabahındayız. Yine camiler cemaatle doldu, huşuyla namaz kılındı, saygı ve huzurla hutbeler dinlendi, avuçlar Allah’a açıldı. Allah kendisine içtenlikle yalvaran müminlerin hayırlı dualarını kabul buyursun. Ve her günlerini bayram gibi neşeli kılsın. Kurban Bayramı’nın Arapça adı “îd-i adha” dır. Çünkü bu bayramda özellikle hacca gitmiş olanlar kurban keser. Kurban kesmek, aslında bütün mezheplere göre sünnet-i ayni müekkede yani kuvvetli sünnettir. Yalnız Hanefiler sünnet-i ayni müekkedeye vacip derler. “Bu kurbanlar, atanız İbrahim’in sünnetidir” hadisi de kurbanın, Hz. İbrahim’den kalma bir sünnet olduğunu gösterir. Peygamberimiz de kurban kesmiştir. Kurbanın hükmünü dünkü yazımda açıklamıştım. Önemine binaen özetliyorum:
Kurban kesmek bir ibadet türüdür. Parasını sadaka vermekle kurban kesilmiş olmaz, sadaka sevabı elde edilir. Kurban da sadaka da bir ibadettir. Sünnet olan kurbanı kesen sevap alır, kesmeyen günah kazanmaz. 50-60 yıl önce kurban kesmek şimdiki gibi bir yarış halinde değildi. Bazı vaizlerin abarta abarta söyledikleri gibi kesmeyen günaha girmez, peygamber onu mescidinden kovmaz. Bunlar hep Peygambere iftiradır. Ebu Eyyub-i Ensari, Peygamber zamanında birbiriyle yarışırcasına kurban kesilmediğini ama daha sonra bunun bir yarış haline getirildiğini söylemiştir (Tirmizi, Adahi, 10).
Kurban, bayramın ilk üç gününde, Şafii’ye göre 4’üncü günün akşamına kadar kesilebilir. Kurban kesenin bunu kendi eliyle kesmesi mendub (güzel)dir. Ama isterse birine kestirir, kendisi de başında durur. Yahut dilerse herhangi birine vekalet verip kestirebilir. Kurbanın eti üçe taksim edilir. Bir payı aileye ayrılır, bir payı eşe dosta hediye edilir, bir payı da fakirlere verilir. Bayramlar mutluluk zamanlarıdır.
Aileye, komşuya böyle günlerin, diğer günlerden farklı olduğunu hissettirecek davranış biçimi sergilenmeli, çocuklar okşanmalı, komşular ziyaret edilmeli, herkese neşe dağıtılmalıdır. İnsanların sevgiye, güleç yüze ihtiyacı var. Her gün hırsızlık, kap kaç, yalan dolan, soygun, vurgun, siyasette kavga üstüne kavga, cedelleşme, “sen şöyle dedin” gibi niyet okuma olayları toplumu geriyor. İnsan ülkesine küser hale geliyor, umutsuzluğa düşüyor. Ama umutsuzluk çare değil. Başka Türkiye yok. Öyle ise herkes kapısının önünü süpürürse köy, kent tertemiz olur. Her birey düzelirse toplum düzelir. Bu duygularla bayramınız kutlu, her gününüz bayram gibi mutlu olsun.
* DEVAM EDECEK
Bayramınız mübarek olsun
Haberin Devamı