Bakara Suresi 79’uncu ayet

Haberin Devamı

SORU: Bakara Suresi’nin 79’uncu ayetini açıklar mısınız? (Vildan Selvili)

CEVAP: Yüce Allah, inananları teselli için diyor ki: “Siz, bunların size inanmalarını mı umuyorsunuz? Oysa bunlardan bir grup, Allah’ın sözünü yani Tevrat’ı veya Kur’ân’ı dinleyip anladıkları halde bile bile onu tahrif ederler (çarpıtırlar)” (Bakara: 75). Ayette İsrailoğulları’nın Allah’ın sözünü işitip anladıktan sonra tahrif ettikleri bildirilmektedir. Bu ifadeyle onların, Hz. Peygamber’den duydukları Kur’ân ayetlerini kasten başka anlamlara gelebilecek biçimde çevrelerine naklettikleri de anlatılmış olabilir. Kanaatime göre bu ayetin amacı, bu kişilerin bizzat kitaplarının sözlerini değil, yanlış yorumlayarak onun anlamını tahrif ettiklerini anlatmaktır. Çünkü Taberi’nin dediği gibi eğer kitaplarını tahrif ettikleri amaçlanmış olsaydı, “Allah’ın sözlerini işitirler, onu anladıktan sonra tahrif ederler” denmezdi. Demek ki bunlar Allah’ın kelamını işitiyorlar. İşittikleri sözler, Allah’ın kelamıdır ki, onu işitiyorlar, hatta amacını da anlıyorlar ama sonra onu çıkar için yanlış yorumluyorlar. Bu tür tahrif, yalnız Yahudiler arasında değil her devirde olmuştur. Hz. Peygamber’den sonra ortaya çıkan İslâm fırkaları da kendi düşüncelerini desteklemek için Kur’ân ayetlerini istedikleri biçimde yorumlayarak bazen tahrif etmekten çekinmemişlerdir. “Vay haline o kimselerin ki, kitabı elleriyle yazıp, az bir paraya satmak için ‘Bu Allah katındandır’ derler. Ellerinin yazdığından ötürü vay haline onların. Kazandıklarından ötürü vay haline onların” (Bakara: 79).

Ayetin konusu olan kimi Yahudiler, dünya menfaati için kendi elleriyle kitaplar yazıp bu yazdıkları şeylerin Allah’ın sözü olduğunu iddia ederler. Onların elleriyle yazmış oldukları kitaplardan maksat Tevrat’ın kendisi değil, onun ayetleri üzerine yazdıkları tefsirler, şerhler, onun ayetlerini kendi arzuları doğrultusunda yorumlayarak yazdıkları hukuk kitaplarıdır. Din adamları, yazdıkları şerhleri, kitabın aslında bulunmayan, ayrıntılara dair ictihat hükümlerini Allah’ın buyrukları olarak görüyor ve halka bunların da Tanrı buyruğu olduğunu söylüyorlardı. Hatta bunlar arasında birbiriyle çelişkili hükümler olsa da yine, bunları Allah’ın buyruğu olarak gösteriyorlardı. Oysa Allah’ın sözünde çelişki olmaz. Yüce Allah “Dillerinizin yalan yere nitelendirmesinden ötürü ‘Şu helaldir, şu haramdır’ demeyin, sonra Allah’ın üstüne yalan atmış olursunuz. Allah’a karşı yalan uyduranlar ise iflah olmazlar” ayetiyle de kendi kendilerine koydukları hükümleri Allah’ın hükmü diye gösterip Allah’ın üstüne yalan atan müşriklerin onmayacağını bildiriyor. Bunu yapan Yahudiler, müşrikler onmadığı gibi Müslümanlar da onmazlar. Çünkü bu tür hükümler o zaman için birkaç kişiye yarar sağlasa da Hakk’ın yolunu daraltır, dini yozlaştırır, sonuçta toplumun sızlanmasına, bozulmasına yol açar.

DİĞER YENİ YAZILAR