Bahailik dininin esası nedir?

Soru: Bahailik nedir? Bu din hakkında bilgi verir misiniz? (Ceyhun)

Haberin Devamı

Soru: Bahailik nedir? Bu din hakkında bilgi verir misiniz? (Ceyhun)

Cevap: Babailiğin asıl kurucusu Mirza Ali Muhammed Seyyid (1819-1850), iran'da bir tüccann oğlu olarak doğdu. Din tahsili gördü. 1844'te Kerbela'ya giderek Şeyhilik tarikatına bağlandı. Tarikat liderinin ölümü üzerine 1843'te tarikatın lideri kabul edildi. Tahran'a dönünce reformculuğunu ilan etti. Ezana ekleme yaptı. Davranışları karışıklıklara yol açınca 1850'de kurşuna dizilerek idam edildi. Mirza Ali Muhammed tarafından, reformcu bir tarikat olarak başlatılan Bahailik, Bahaullah unvanını taşıyan Mirza Hüseyin Ali Nuri (Tahran 1817-Akka 1892) tarafından yeni bir din olarak yayılmaya başladı. Şah'a karşı düzenlenen bir suikast üzerine Hüseyin Ali tutuklandı, Bağdad'a sürüldü. Bâb (Ali Muhammed)'in, "Allah'ın açıklayacağı kimse" diye nitelendirdiği kişinin kendisi olduğunu ileri sürüp Babailiğin esaslarını kurdu.

Osmanlılar tarafından Bağdat'tan önce İstanbul'a getirilen Hüseyin Ali, sonra Edirne'de (1864) daha sonra da Akka'da (1868) zorunlu oturuma tabi tuludu. Yetkisini oğlu Abbas'a bıraktıktan sonra 1892'de öldü. Bahailik, Bahaullah'ın oğlu Abbas, torunu Şevki Rabbani ve diğer müritler tarafından yayıldı. Bahailere göre dinlerdeki ayrılık görünürdedir, gerçekte bütün dinler aynı hakikati öğretirler. Bahailer her yılın son 19 günü oruç tutarlar. Günde üç kez kılınan özel bir namazları vardır. Her ayın ilk günü 19. günün ziyafeti adıyla bir toplantı düzenleyip kendi din kitaplarından parçalar ve dualar okurlar. Genel merkezleri bugünkü İsrail'in Hayfa kentindedir.

Bahailik, kendinden önceki dinleri kabul eder ama kendisinin son olduğunu aşılar. Hemen her din de öyledir. Hristiyanlık Musa'yı ve Tevrat'ı kabul eder ama İsa'nın son olduğuna inanır, ondan sonra peygamber geleceğini kabul etmez. Çünkü kabul ederse kendisinin bir gün biteceği anlaşılır ki, insanlar bağlandıkları dinlerinin ve inançlarının geçici olmasını istemezler. Neden daha önceki dini kabul ederler? Çünkü onun, kendi sürekliliğine zararı yoktur.

Tam tersine o mesajda kendi dinleri için destek bulmuşlardır. Aynı şey İslâm için de söz konusudur. İslâm da kendinden önceki ilahi dinleri kabul eder ama Hz. Muhammed'le birlikte peygamberlik döneminin kapandığı belirtilir. Gerçekten de artık insanlar olgunluk çağına ermişlerdir. Gelişen insanlık, kendi hukuk yasalarını yapabilecek olgunluğa ulaşmıştır. Bu bakımdan hukuk düzeni getirecek peygambere ihtiyaç yoktur. Hz. Muhammed'in getirdiği inanç ve temel ahlak prensipleri de artik tüm insanlığa yeterlidir. Yeni bir peygambere veya dine ihtiyaç yoktur.

Mahkeme kararıyla dini nikâh düşer mi?
Soru: Bir yazınızda "dini nikâh, eşler resmi olarak hakim karşısında boşanmış olursa düşer" demiştiniz. Ancak daha sonra "erkek boşamadıkça mesafe de olsa dini nikâh düşmez" diye yazmıştınız. Televizyonda bir din profesörü de "eğer dini nikâh kıyılırken her iki taraf da boşanma konusunda anlaşma yapmazsa, eşler resmi olarak ayrılsa bile erkek boşamadıkça dini nikâh düşmez" demişti. Burada bir çelişki var mı?

Cevap: Bana gelen sorunun şartına ve biçimine göre cevap veriyorum. Her sorunun nüansı farklı olunca cevaplarının da farklı olması doğaldır. İşin aslı şu: Dava mahkemeye götürülmüş, tarafların ikisi de mahkemede boşanmayı kabul etmiş ise artik o nikâhın geçerliliği kalmaz. Ama kadın mahkemeye verir, erkek mahkemede kabul etmemesine rağmen mahkeme boşama karan verirse, erkek bunu gönlünden kabul etmediği için dinen nikâh sürer. Erkeğin mahkemede kabul etmesi önemlidir. Kabul ederse iş biter. Etmezse, Kuran'a göre boşama hakkı erkeğin elindedir.

Ancak karısına karşı erkeğin, boşanmayı gerektirecek bir kusuru varsa, mesela karısının geçimini sağlamıyorsa, iktidarsızsa veya tiksindirici bir illeti, kusuru varsa o zaman mahkemenin verdiği boşama kararı kesindir. Bu takdirde dini nikâh da kalmaz. Televizyonda konuşan profesörün sözünde eksiklik var veya tam anlaşılamamış olabilir.

DİĞER YENİ YAZILAR