SORU: Bir yazınızda diyorsunuz ki: “Hıristiyanlar ve Müslümanlar daha ne zamana kadar böyle devam edecekler? Birbirlerini suçlayıp duruyorlar.” Bizleri yönelten, yanlış ya da farklı bilgilendiren bazı hocalardır. Diyanet’in elinde büyük bir destek varken kendilerini yetiştirmeyen hocalar bizi yanlış bilgilendiriyor. Dolayısıyla da sizin gibi saygıdeğer hocalar meydana çıkınca bize garip geliyor. Ama neticede sizleri anlıyoruz. Sağ olun var olun. Bizim hiçbir din mensubuyla kavgamız yok. “Acaba kim cennete ya da cehenneme gidecek” diye ne bir araştırma ne de telaş içindeyiz. Sadece sayın hocaların bize öğrettikleri var. Örneğin, “Hıristiyanlık’tan sonra İslâmiyet geldi. Hıristiyanlığın hükmü kalktı. Bugün tek din İslâmiyet’tir” diyorlar. Zihnimizi bulandırıyorlar. Tanıdığım çok iyi insanlar var. Ancak onlar Allah’ı tanıyor, Peygamberimizi tanımıyor. Yine bazı hocalar böyle bir kişinin cehenneme gideceğini söylüyor. Onu sadece Allah bilir. Tabii ki dinlerarası kavga olmaması lazım. (Hidayet Koçak)
CEVAP: Teşekkür ederim Hidayet Bey. Bu bağnazlık devam ettikçe yeryüzünde barış olmaz. İslâmiyet gelmekle Hıristiyanlık ortadan kalkmadı. Çünkü peygamberlerin misyonu bir öncekini devre dışı bırakmak değil, onu doğrulamaktır. Bu bir. İkincisi, Peygamber her şeyden önce ilahi kitabı olmayan Araplara geldi, Hıristiyanlara değil. Eğer Hıristiyanlara gelseydi onların diliyle konuşur, onların dilinde kitap indirilirdi. Oysa Peygamber Arapça konuştu. Hıristiyanlar ise ya Habeşistanlı, ya Rum, ya Yunan veya başka uluslardan ayrı ayrı dilleri konuşan insanlar. Onlar Arapların dilinden anlarlar mı? Allah her millete, kendi anlayacağı dilde peygamber gönderir, kitap indirir (İbrahim: 4). Bunu böyle bilin. Peygamber’i de bütün peygamberleri devre dışı bırakan bir insan olarak görmeyin. Bu gerçeklere aykırıdır. Kur’ân’a da aykırıdır. Çünkü peygamberlerin hepsi aynı Tanrı’nın elçileridir. Temelde farklı mesaj getirmeleri mümkün değildir. Getirdikleri mesajların dili farklı olsa da ruhu birdir. Hepsi insanları Allah’ı birlemeye ve yalnız O’na tapmaya çağırmışlardır. İşte bu çağrının özü İslâm yani Allah’a teslim olmak ve yalnız O’na kulluk etmektir. Allah, hâşâ kullarını yakmaktan zevk alan despot bir kral değildir. İnsanlar tekelciliklerini, dar görüşlerini, despotluklarını maalesef dine yansıtarak Kur’ân’ın geniş görüşünü daraltmışlardır. Ben
Yunus’un sözlerini yineleyeyim:
Haşe lillah, senden ey Rabbül-enam
Sen tamaşa kılasın ben hoş yanam.
(Ey âlemlerin tanrısı Allahım, beni cehenneme atıp cayır cayır yanmamı seyretmek senin şanına yakışmaz. Hâşâ sen bunu yapmazsın Rabbim.)
Bağnazlık devam ettikçe yeryüzünde barış olmaz
Haberin Devamı