DÜŞÜNSEL işlevden ibaret olan bu doğurma, Baba’nın, kendi lahutunu (Tanrılığını) düşünüp zatını anlamasıdır ki bu da Kelime demektir. Yine ikinci elemana (yani Hak’tan çıkan ilk cevhere) nur, şua (ışın) ve ziya (ışık) da denir.
Üçüncü eleman ise bu ikisinin birliğini oluşturan ve “Kutsal Ruh” denen irade cevheridir. Allah’ın kendisi, halis ruhtur. Tekaddüs (kutsallaşma, tertemiz olma) kendisinin aynıdır. Birinci ve ikinci elemanlardan her birinin ruh denecek bir yönü vardır. Çünkü arada birlik mevcuttur. Fakat birincisi kendi mertebesine ve ikincisiyle olan ilişkisine delalet eden bir isimle; ikincisi de yine kendisine özgü bir isimle çağırıldığından üçüncüsüne daha genel olan isim (ruh) kalmış, ona Oğul denmemiştir. Onda da Baba’nın doğası ve cevheri vardır ama failine benzemeyi gerektiren bir akıl işleviyle Baba’dan çıkmadığı için ona Oğul denmemiştir. Babadan irade işlevi çıkmıştır. İkinci elemanın birinciden çıkması, Habil’in Adem’den olması gibidir. Üçüncü elemanın birinciden çıkması ise Havva’nın Adem’den olması gibidir. Bunların hepsi bir tek hakikattir.
Çocuk sayısı kader mi?
SORU: Fazla çocuk yaptıkları için anneme ve babama kızıyorumdum. Eğer evlenirsem bugünün şartları gereği sadece 1 çocuğum olmasını isterim. Bir insanın dünyaya gelmesinde sebep-sonuç ilişkisi, çerçevesinde anne babanın sorumluluğu, iradesi veya karar vermesi mi etkili yoksa Allah zaten bir şekilde o çocuğu yaratacak mıydı? Çok çocuk, bazı ailelerin kaderi mi? Bu durumu dini açıdan yorumlar mısınız? (İlter Gökcan)
CEVAP: Siz çocuk istemiyorsanız önleminizi alırsınız. Din buna cevaz vermiştir. Ama bir çocuğun dünyaya gelişi kaderde varsa ne kadar önlem alsanız da yine o çocuk dünyaya gelir. Bir olay olur, önlem unutulur veya etkisiz kalır. Çocuk olur. Allah’ın iradesine ve kaderine hiçbir şey engel olamaz. Ama önlem alınması da yine kaderin tezahürüdür. Eğer çocuk olacaksa önlem alınması bir şekilde önlenir. Kaderin ayrıntısını ne ben bilirim ne de herhangi bir kimse.
Yemin değil, beddua
SORU: Kızının anaroksiyaya (yemeyi reddetme hastalığına) yakalandığını belirten bir okurum, haziran sonuna kadar 52 kiloya çıkmazsa kursa göndermeyeceğini, eğer gönderirse “annemin ölüsünü göreyim” şeklinde yemin ettiğini belirtiyor. Ancak doktoru, mart ayının sonuna kadar 52 kilo hedef koyduğunu söylemiş. Ettiği yeminden dönmek için ne yapması gerektiğini soruyor.
CEVAP: Söylediğiniz cümle geçerli bir yemin formu değil, kendi aleyhine budduadır. Yemin, Allah’ın adı anılarak yapılır. Bunun tersi yapılırsa bir şey gerekmez ama isterseniz bir fakire 50 lira verirsiniz. Geleceğe ait bir yeminden dönmenin kefareti ya 10 yoksulu giydirmek yahut onları 1 gün doyurmak veya 3 gün ardı ardına oruç tutmaktır.
Allah’ın kendisi halis ruhtur
Haberin Devamı