SORU: Orucumu tutarım, namazımı kılmaya özen gösteririm. Fakat eşcinsel bir gencim. Bu illetten bir türlü kurtulamıyorum. Dinimizin bizim gibilere yaklaşımı nasıldır? En büyük günahlardan biri olduğunu biliyorum. 5-6 yaşlarımdan beri böyleyim. Bunu bir sınav kabul ettim. Bu yüzden en az yarayı, en az günahı alıp bu dünyadan çekip gitmek için uğraşır oldum. Ama tabii insan nefsine yenik düşebiliyor. Eşcinselleri kaçırıp öldüren bir çete vardı. Dediklerine göre eşcinselleri öldüren kişilere cennette bir ağaç verilecekmiş. Bizi öldürmek sevapmış. Söylenenlere inansaydım, kendimi öldürmekten rahatsızlık duymazdım. Acaba bu söyledikleri doğru mu? Rabbimiz bana sırtını dönmüş müdür? Onun merhameti olmadan yaşayamam.
CEVAP: Eşcinsellik, Allah’ın yaratma yasasına aykırıdır. Bu yüzden günahtır. Çünkü cinsel ilişkinin amacı üremedir. Eşcinsel ilişkiden çocuk olmaz. Doğa yasasına aykırı olan bu cinsel uygulamanın bir iptila halini aldığı Lut kavmi bu günahı yüzünden toptan helâk edilmiştir. Ama helâkı veren Allah’tır, insanlar değil. Dinimizde eşcinselliğin cezası Nisa Suresi’nin 15-16’ncı ayetlerinde belirlenmiştir: Kadınlar arası eşcinselliğin cezası, bunu yapan kadınların, eylemlerine engel olmak için evde gözetim altında bulundurulmalarıdır. Yani göz hapsinde tutulmalarıdır. Kadın evlenip bu işten vazgeçerse cezası kaldırılır. Erkek erkeğe eşcinselliğin cezası da tazirdir. Bu çirkin eylemden caydırıcı bir ceza, toplum içinde hakaret, bir iki tokat vurma, mahkemenin uygun göreceği cezalandırmadır.
Tövbe edenleri Allah affeder. Cezayı uygulayacak olan kişiler değil, Allah adına yürütmeyi yapan devlettir. Ama eşcinseli öldürmeye cennette bir ağaç verileceği gibi şeyler uydurmadır, eşcinselleri öldürmek şeklindeki düşünceler de cahillerin uydurmasıdır. Hiç kimse Allah’ın verdiği canı alma hakkına sahip değildir. İntiharı düşünmeyin. Tövbe edin, duygularınızı bastırın. Bu duygularınız belli bir ortamda şartlanmanızdan ileri gelebilir. Kendinizi Allah’a verin. Ne olursa olsun Allah’ın af ve merhametinden ümit kesmeyin. Şu hayat geçicidir, dünya yaşamı bir gün sona erecek. Ruh kendisine işlenen güzel eylemlerin sonucuyla huzur diyarı olan cennetlere gidecek yahut kötü eylemlerin sonucuyla azaplara uğrayacaktır. İnsan şu dünyada çektiği sıkıntılar, yaptığı mücadeleler kadar değer kazanır, derece alır. Yüce Allah kulunun sabrını, güzel davranışlarını karşılıksız bırakmaz.
Duaların okunması
SORU: Duaları içimizden mi, fısıltı şeklinde mi okumalıyız? Hangisi sünnete uygun (Ali Günay)
CEVAP: Camide olsun evde olsun, cemaatle olsun, yalnız başına olsun okunan dua ve tespihler kişinin kendi işiteceği kadar bir ses tonuyla yani fısıltıya yakın okunması gerekir. Sünnet olan budur. İçinden demek kendi işiteceği, başkası duymayacak şekilde okumak demektir.
Allah’ın af ve merhametinden ümit kesmeyin
Haberin Devamı