DÜNDEN DEVAM
Fetvacının ikinci soruya cevabı: “2- Abdestin nasıl bozulacağı, ayet, hadis ve fıkıh kitaplarımızda sabittir. Örnek, Hanefilerde kan gelmesi, Şafiilerde yabancı bayanın çıplak bir yerine dokunmak abdesti bozar (cümleler onun).”
CEVAP: Böyle diyor fetvacı ama bunun Kur’ân’dan bir delilini söylemiyor. Çünkü böyle bir delil yok. İşte Kur’ân abdestin nasıl bozulacağını açıkça belirtiyor: “Ey inananlar, namaza dur(mak iste)diğiniz zaman yıkayın: yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi; meshedin: başlarınızı ve aşıklara kadar ayaklarınızı. Eğer cünüpseniz tam temizlenin. Hasta yahut yolcu iseniz yahut biriniz tuvaletten gelmişse ya da kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız temiz toprağa teyemmüm edin” (Maide: 6).
Ayete göre abdesti bozan şey, küçük veya büyük tuvalet ve kadınlara dokunmak yani cinsel ilişkidir. Şimdi bu net ve kolay hükmü binbir dereden su getirerek zorlaştırmaya, kolay dini güçleştirmeye kimin hakkı var? Kim ne derse desin, benim dinim Kur’ân’ın dinidir.
Fetvacının üçüncü soruya cevabı: “3- Ramazan ayından sonra şevval ayında 6 gün oruç tutmak müstehaptır. Peygamber Efendimiz, ‘Kim Ramazan orucunu tutar ve ona şevval ayından 6 gün ilave ederse, sanki yılın bütününde oruç tutmuş gibi olur’ (Müslim, Sıyam: 204) buyurarak şevval ayında 6 gün oruç tutmaya teşvik etmişlerdir.”
Her hadis sağlam değildir
CEVAP: Böyle diyor fetvacımız. Evet, Müslim’in hadis koleksiyonunda bu rivayet var ama sonuçta bunlar onlarca yıl ağızdan ağza dolaşan rivayetlerden ibarettir. Her hadis sahih (sağlam) değildir. Hadisin sağlamlığı için kriterler gerekir. Önce Kur’ân’a uyması şarttır. Kur’ân sadece Ramazan orucunu farz kılmıştır. Şevval ayında 6 gün oruç tutmak sağlam bir dayanaktan yoksundur. İmam-ı Malik, Ramazan’ın ardından gelen şevval ayında 6 gün orucunun mekruh olduğunu, bilgi sahiplerinden hiçbirinin böyle bir uygulaması olmadığını söylüyor.
Bu uygulamanın bidat olduğuna işaret eden İmam-ı Malik, bilgi sahiplerinden hiçbirinin şevval ayında Ramazan’a ek olarak 6 gün oruç tuttuklarını bilmediğini, bu konuda kendisine hiçbir rivayet ulaşmadığını belirtiyor. İşte İmam-ı Malik’in kendi ifadesi: “Bilgi sahipleri, cahillerin ve kuru sofuların uydurması olan bu uygulamanın bidat olduğundan korktukları için mekruh olduğunu söylemişlerdir.
Eğer bu konuda bir izin olsaydı onlar bunu yaparlardı.” Hadisin orijinali şöyledir (sadece son cümlesini yazıyorum): “Ö Va inne ehlel-ilmi yekrahune zalike va yehafune bidatehu va en yulhika bi-Ramadane ma leyse minhu ehlul-cehaleti val-cefai lav raev fi zalike ruhsaten inde ehlil-ilmi” (Muvatta: Camius-sıyam: 1/228).
DEVAM EDECEK
Acaba kim nasipsiz? (2)
Haberin Devamı