Burnumuzun dibinde Prens Adaları. Peki biz yeterince ilgi gösteriyor muyuz? Kendi adıma yanıt vereyim; hayır. Bu yanlıştan dönmenin zamanıdır… Sonbaharın güzelliğini, bir hafta sonunuzu ayırarak Heybeliada’da yaşamak iyi bir başlangıç olabilir
Hafta sonunda zamanını, işini ayarlayıp bir yerlere kaçanlara oldum olası imrenmişimdir. İş şartları yüzünden yıllardır ‘kaçamamanın’ getirdiği kıskançlığı da ekleyin siz buna. Gözümde hep şöyle canlandırmışımdır:
Perşembe akşamından başlar hazırlıklar, cuma öğle saatleri geldi mi artık yerinde duramaz hale gelir insan. Her zaman gittiği, kendini rahat hissettiği, iyi hizmet görüp kafayı dağıttığı, kısacası bir sonraki haftaya dinlenip enerji depolayarak girmesini sağladığı iki günlük bir kaçamaktır söz konusu olan. Bu hayat şartları içinde iki gün kaçıp her şeyden uzaklaşmak zor geliyor belki size ama hiç de öyle değil aslında. Hele, hep bildiğiniz ama ilgi göstermediğiniz İstanbul’un yanı başındaki Prens Adaları dururken. Kalabalıkları çok sevmiyorsanız benim gibi bugünler tam da aradığınız ortamı verecek size.
Ada’da hoşnut, ben de
Heybeliada’daydım geçenlerde. Yazın yorgunluğunu atıyordu ada. Gelen gideni azalmış, sessiz, sakin, biraz hüzünlü ve ıssız. Durumundan hoşnut görünüyordu ama benim gibi.
Heybeliada’nın, daha doğrusu İstanbul’un en eski otellerinden Halki Palace’ta konakladım. İskeleye 10 dakika mesafedeki otel, öncelikle mimarisiyle sizi sarıp sarmalıyor, eskilere götürüyor. Adanın adını taşıyan Halki Palace’ın tarihi, 1850’li yıllara kadar uzanıyor. Bunca yıldır ayakta kalmasının nedeni, İstanbul’un bu kadar yakınında ama dışında olmasından muhtemelen. Bir de tabii Merit Holding gibi akıllı, işbilir şirketlerin varlığına…
İstanbul’un en eski otellerinden biri
Adadaki potansiyeli gören Merit Grubu, oteli aslına uygun şekilde restore ettirerek 1989 yılında işletmeye açmış. Ne var ki iki yıl sonra çıkan yangında ahşap bina tamamen yanmış. Ama bu değerden vazgeçmemişler. Oteli yeniden inşa etmişler. O gün bugündür, 36’sı normal dokuzu deluxe odasıyla, TV ve çocuk odaları, lobby, lobby bar ve pastane, iki toplantı ve seminer odası, iki workshop odası, restoran ve yüzme havuzuyla hizmet veriyor Merit Halki Palace.
Heybeliada’nın en güzel yapılarından biri olan otel, özgün mimarisine sadık kalınarak yapılan restorasyonun yanı sıra içerisindeki objeler ve dekorasyonuyla da etkileyici. Fayton ve bisiklet turu, çam ağaçları arasında muhteşem İstanbul manzarası eşliğinde doğa yürüyüşleri ve daha fazlasını sunuyorlar. Tabii usta aşçıların elinden çıkma son derece lezzetli yemekler ve dillere destan bir kahvaltı da.
Ada’yı turlamaya var mısınız?
Kahvaltınızı yapıp benim gibi atın kendinizi dışarıya. Ada’yı turlamak iyi gelecek size. Yürüyerek, bisikletle ya da faytonla fark etmez ama mutlaka yapın bu turu. Ben yürüyüşü tercih ettim. Bir parça yoruldum ama buna değdi.
Çam Limanı’ndan başlayalım anlatmaya. Yaz aylarından tekne ve yatlara ev sahipliği yapan liman, sonbaharda da güzel. Ferahlıyorsunuz. Heybetli çam ağaçlarının arasında zamanı unutuyorsunuz adeta. Manzara büyüleyici…
Çam Limanı’na kadar gelmişken Terk-i Dünya Manastırı’nı da görmeden geçmeyin diyeceğim ama artık maalesef çok da görülecek bir yanı kalmadığını üzüntüyle söylemeliyim. Ruhban Okulu da Ümit Tepesi’nde hüzünlü duruşunu koruyor. Perili bir köşk gibi burası. 40 yılı aşkın süredir eğitime tekrar döneceği günü bekliyor ama son ‘demokratikleşme paketi’nde ona yine yer yok. Pazar günleri hariç, önceden randevu almak koşuluyla hâlâ ziyaret edilebiliyor.
İsmet İnönü ve Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın müze-evlerini de mutlaka gezin. ‘Müze-ev’ kavramına uzak olan necip ülkemizde bu iki değerli şahsiyetin hayatına dokunma şansını kaçırmamanızı öneririm. İki müze-ev de pazartesileri hariç her gün ziyarete açık.
Ve fotograf meraklıları için adanın en iyi zamanları...
HUZUR VE TERAPİ
*Eski adı Yunanca’da bakır anlamına gelen ‘Khalki’ konuşma dilimizde ‘Halki’ olarak yerleşmiş. İsimlerin Türkçeleştirildiği dönemde uzaktan bir heybe görüntüsünü andırdığı için Heybeliada adını almış.
*İnönü ve Hüseyin Rahmi’nin yanı sıra Ahmet Rasim de uzun yıllar Heybeliada’da yaşamış. Bugün bu geleneği, Orhan Pamuk’la Enis Batur sürdürüyor. Bir anda karşınıza çıkarlarsa şaşırmayın.
*Heybeliada’da geçen bir günü özetlemek için çok şey söylenebilir ama iki kelime belki de durumu en güzel şekilde özetlemeye yetiyor: Huzur ve terapi. Huzuru bulmaya var mısınız?
Heybeliada’da haftasonu fotograf çekimi turu için ideal ışık zamanındayız.
KISA KISA
*Mevsim geçti ama eğer yazın yolunuz düşerse Merit Halki Palace’ın hemen altında, eski adıyla Sadık Bey Plajı, yeni adıyla Green Beach Club’da zaman geçirmek keyifli olabilir. Plaj,temizliği ve sakinliğiyle İstanbul’da denize girilebilecek ender yerlerden biri. Üstelik Burgazada ve Kaşık Adası manzaralı...
*Limanda dizilmiş balık lokantaları son derece davetkâr. En ünlüleri Mavi. Giderseniz pişman olmazsınız. Yok “Ben balık yemem” derseniz –ki sizin adınıza üzülürüz- onun da çaresi var. Ada’da uzun yıllardır hizmet veren Meltem Urfa Lahmacun’a uğramanız yeterli.
*Heybeliada’dan ayrılıp tekrar kentin keşmekeşine dönme fikri güzel değil, biliyoruz ama her güzel şeyin bir sonu vardır değil mi? Aklınızda olsun kış tarifesi geçerli eylül ortasından beri. Kabataş ve Kadıköy’e son vapur 20.30’da hareket ediyor. Hafta içi veya sonu tarife değişmiyor.
Heybelidada’da Hafta sonu için:
Sedventure Tel: 0212 230 03 36
www.sedventure.com
Yeni Başlangıçlar için : Halki Palas
Haberin Devamı