Baharla birlikte uyanan doğa, kar sularının erimesiyle daha da coşan nehirler, belki biraz yağmura rağmen hem bir kültür hem de bir doğa gezisine imkân veren tertemiz bir hava… Özellikle bu mevsimde, keyfi daha bir başka çıkacak, toprağın canlanışına şahit olacağınız yerlerden biri ise Bosna-Hersek’in Mostar’ı.
Mostar, Dinar Alpleri’nden doğan, Adriyatik Denizi’ne dökülene Neretva Nehri’nin üzerine kurulmuş. Hum Tepesi, Velez Dağı gibi şehri çevreleyen yükseltiler, Mostar’ı yazın aşırı sıcaktan korurken kışların ise beklenenden daha hafif geçmesini sağlıyor. Yıl boyu Mostar’da nemli ve ılıman bir iklim hâkim. Böylesine keyifli coğrafi özelliklere ve iklim tipine sahip Mostar’ı, dünyaca ünlü turistik bir merkez hâline getiren elbette yalnızca bunlar değil. Geçmişi tarih öncesi dönemlere kadar uzanan Mostar’ın kültürel ve tarihsel dokusu da ilgi çekici. Her çıkan savaştan nasibini fazlasıyla alan ve onca yarasına rağmen güzelliğinden bir şey kaybetmeyen yorgun bir şehir Mostar. Duvarlarındaki kurşun izleri, savaşın acımasızlığını fazlasıyla hatırlatsa da taş döşeli daracık sokaklarına sıralanmış tarihî evler, insanı sıcacık düşlere götürüyor. Ama bölge insanı yaşadıkları acıların bir daha tekrarlanmaması, kimse tarafından unutulmaması ve hatta burayı görmeye gelen insanların da bundan ders alması için “Don’t Forget” (Unutma) yazılı anıt taşlarla, tüm bu yaşananların görmezden gelinmesini istemiyor. Anlıyorum ki can acısı bile unutuluyor; görmezden gelinmek unutulmuyor.
Hırçın Neretva ve Mostar Köprüsü
Mostar’ın can suyu Neretva, ehlileşmeyi reddedip taşkın coşkun akan, üzerine yapılan her köprüyü, raptedilmenin öfkesiyle yıkıp geçen ve hürlüğünden bir an olsun taviz vermeyen bir hırçın nehirmiş. Bir arada yaşamaya hasret çevre halkı da çareyi, Sultan Süleyman’dan yardım istemekte bulmuş. Mimar Sinan talip olup planını çizmiş köprünün; öğrencisi Hayreddin de dokuz yılda inşa etmiş. Neretva Nehri de köprüyü, kendine yaraşır bulmuş olacak ki bu defa yıkıp geçmemiş. 1566 yılında biten köprüye “Köprü yapan, köprü tutan” anlamına gelen “Mostar” adı verilmiş. 1993 yılında Hırvat bombardımanına dayanamayarak yıkılsa da onarılıp 2004’te yeniden açılmış. Bugün ise Mostar ve Mostar Köprüsü, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Elbette Mostar’ı yalnızca köprüsünden ibaret görmek, buraya büyük haksızlık olur. Son derece sakin bu kent, küçük bir merkeze sahip olduğu için gezilecek birçok yere yürüyerek gitmeniz mümkün. Nehrin doğu tarafında Mimar Sinan tarafından yapılan ve Hersek’teki en güzel camilerden biri olan Karagöz Bey Camii, Müslüm Bey Konağı ve Biscevica Evi, Mostar’daki Osmanlı dönemi eserlerinin güzel birer örneğidir.
Blagaj ve Bektaşi Tekkesi
Mostar’ın yaklaşık 12 km güneyinde bulunan Blagaj kasabası, mutlaka görmenizi tavsiye edeceğim bir yer. Enfes bir iklim ve bitki örtüsüne sahip olan kasabada, Osmanlı dönemine ait cami, köprü, kale gibi yapıların, tarihi evlerin yanısıra Buna Nehri’nin kaynağı görülmesi gereken yerlerden birkaçı. Ayrıca günümüzde dervişlerin merkezi olarak da görülen bölgede, Buna Nehri üzerine 1500’lerde inşa edilmiş, bugünse Bosnalılar tarafından ulusal anıt olarak kabul edilen ve bir Alevi Bektaşi tekkesi olan Blagaj Tekkesi’ni de mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Bavulunuzda bulunsun
Ergonomik tasarımıyla günün her anına eşlik eden Mammut sneaker.
Rahatlığından ödün vermek istemeyenler için vücuda oturan formuyla ılık bahar günlerine uyum sağlayan Mammut üst.
Rahat kesimi ile kadınların vazgeçilmezleri arasında yer alan Sportive tişört.
Esnek yapısı ve push up teknolojisiyle kadınları daha fit bir görünüme kavuşturan Sportive marka tayt.