Almanya’da birçok şehri görmüş biri olarak, Viyana’ya ilk geldiğimde hislerim şöyle olmuştu: Alman kültürünü yaşayan hiçbir şehir size aristokrasiyi Viyana kadar hissettiremez, yine aynı şekilde hiçbir şehir size sanatı ve klasik müziği günlük hayatın içinde bu kadar yalın ve doğal bir şekilde sunamaz.
Bu tarih ve sanat kokan kentin nüfusu İstanbul ile kıyaslandığında oldukça az. Sadece 1,5 milyonun üzerinde insanın yaşadığı kentin yüzölçümü ise 415 km2. Kentle özdeşleşen Tuna nehri merkezin biraz doğusundan akmasına karşın Tuna kanalı şehrin hemen tüm merkezini katediyor. MS 1’nci yüzyılda bir Roma garnizonu haline gelen Viyana 13’ncü yüzyılda Habsburg hakimiyeti altına girerek aristokrat kimliğinin ilk oluşumlarını başlatmış.
Hangi Viyana Sizinki?
Rönesans Viyana’sı mı?
15’nci yüzyılda 1.Maximilian, şehri önemli bir sanat merkezi haline getirmiş. Hofburg’daki Schweizertor Rönesans Viyana’sının ayakta kalan en renkli eseridir. Burasi Hofburg saray kompleksinin anıtsal giriş kapısıdır.
Barok Viyana mı?
1683’deki Osmanlı kuşatmasının ardından şehir rahatladı ve genişlemeye başladı. 4’ncü Karl döneminde Karlskirche ve Belvedere Sarayı, ayrıca Türk seferinin kahramanı sayılan prens Eugene için muhteşem bir kışlık saray inşa edildi. Bu saray günümüzde Maliye Bakanlığı binası olarak kullanılıyor. Viyana’nın her yanı barok mimarinin izlerini görebileceğiniz eserlerle doludur. Eski şehrin her sokağında Barok döneme ait en az bir yapı bulunuyor.
Maria Theresa Viyanası mı?
Maria Theresa’nın uzun saltanatı Schonbrunn sarayı tamamlandı ve ardından bu saray Avrupa’nın muzik merkezi haline geldi.
Ringstarsse Viyana’sı mı?
İmpadator Franz Joseph şehrin surlarını yıkarak yerine Ringstrasse’yi ve üzerine değisik saray ve binalari inşa ettirerek şehrin tarihindeki unutulmaz yerini aldı. Avrupa’nın en güzel müzeleri olan doğa tarihi müzesi ve sanat tarihi müzesi şehre kazandırıldı.
Jugendstil Viyana’sı mı?
Yüzyıl dönümü Viya’da entellektüel bir dışavurum yarattı. Freud, Gustav Klimt, Otto Wagner gibi kişilikler sanatlarında devrim yarattılar ve art nouveau’nun Viyana’daki karşılığı olan Jugendstil kendine özgü tarzını Viyanalılara hemen benimsetti.
Gezilip görülecek yerler
Sigmund Freud’un evi: Freud’un 1891’den 1938’e kadar yaşadığı bu ev restorasyondan sonra ziyarete açıldı.
Hofburg Sarayı: Buradaki daireler 20’den fazla odadan oluşıyor ve Franz Joseph’in ve kralice Elisabeth’in tören salonları ve ikametgahları da burada yer alıyor.
Schönbrunn Sarayı: Versailles Sarayı’na rakip olarak yapılan bu saray mutlaka gezilmeli.
Belvedere Sarayı: Prens Eugene’in yazlık sarayiı ayrıca da bahçeleriyle ünlü.
Figarohaus: Mozart 1784‘ten 1787’ye kadar bu barok binada yaşadı ve ünlü eseri Figaro’nun Düğünü’nü burada besteledi.
Sanat Tarihi Müzesi: Ringstrasse üzerinde doğa tarihi müzesi karşısında yeralan bu müze mutlaka gezilmeli.
Ayrıca şehrin sıfır noktasında bulunan Stephansdom Viyana’nın sembolü olmuş katedrali size bir göz ziyafeti çekecek.
Viyana denilince en zor konulardan biri hangi kahveye gideceğinize karar vermek. Viyana kahveleri pek çok işleve sahip ve şehir hayatında önemli bir yer tutuyor. Bir kahvehanede gazetenizi okuyabilir, yemek yiyebilir, briç oynayabilir, içki içebilir, müzik dinleyebilir ya da arkadaşlarınızla muhabbet edebilirsiniz.
Viyana’da ilk kahvehaneler 1683 yılındaki Osmanlı kuşatmasının kalkmasının hemen ertesinde Osmanlı ordusunun geride bıraktığı kahve çuvalları ele geçirildikten sonra açılmış ve bir daha da şehrin hayatındaki ayrıcalıklı konumunu asla bırakmamış.
Landtmann: Freud’un sık sık geldiği bu kahvenin mudavimleri günümüzde tiyatrocular, gazeteciler ve politikacılardır.
Central: Bir zamanlar yazarların gözde yeri olan bu mekan tüm kahvelerin içinde en muhteşem dekorasyona sahip olanı
Sperl: Meyveli turtaları bir harika.
Eiles: Devlet görevlileri ve avukatların gözde kahvesi.
Museum: Sanatçıların ve öğrencilerin tercih ettiği bir mekan.
Hawelka: Şehrin en bohemi. Atmosfer sıcak ve gösterişli.
Prückel: Yerel halkın gözde mekanlarından. Kleines: En küçük kahve. Evinizin salonu gibi.
Frauenhuber: Mozart’ın eserlerini çaldığı kahve.
Staatsoper yani viyana devlet operası, Viyana’nın gururu olarak Kabul ediliyor.
Ne yenir?
Viyana’ya gelip Wiener Schnitzel yemeden dönmek olmaz. Dana veya domuz eti dilimlerinin galeta ununa bulanarak tereyağında kızartılmasıyla pişirilen yemeği en iyi tadabileceğiniz yer Figlmüller.
Schnitzelden sonar midenizde hala yer kaldıysa ünlü Sacher Otel’e kadar yürümek ve burada keşfedilen Sachertorte’yi tatmanızı öneririm.
Eğer Viyanalılarla birlikte şarap için değişik kızartmaların tadına bakmak isterseniz gideceğiniz mekan Grinzing Köyü. Eski bir şarap köyü olan Grinzingte ilk zamanlar Viyanalılar şarap almaya geldiğinde yanlarında yemeklerini de getirip satın aldıkları şarapları burada içer ve sarhoş olurmuş.
Günümüzde de Viyanalılar hala burada sarhoş oluyor.
Viyana’ya gitmek için :
Setur Tel: 444 0 738 veya 0 (850) 210 0 738 www.setur.com.tr
Tur Tarihi : Viyana 25-28 Temmuz / Türk Havayolları (697 euro)
Sedventure ile kişiye özel tur için : Tel :0212 230 03 36
www.sedventure.com
Social Matic Fotograf Makinesi
Günümüz iletişim teknolojisinin gelmiş olduğu yeni bir noktada Sosyal Matik Fotoğraf Makinesi yakında piyasaya çıkıyor.
Henüz geliştirme aşamasında olan bu makinenin çözünürlüğü konusunda çok bilgi verilmezken 4:3 ekran boyutu ve 16GB dahili hafızaya sahip olacağı söyleniyor. 3G, WiFi ve Bluetooth bağlantıları destekleyecek olan bu makine yardımıyla çekmiş olduğunuz fotoğrafları kolayca sosyal medya hesaplarınıza yükleyebiliyor veya e-posta yoluyla gönderebiliyor olacaksınız. GPS özelliği ile fotoğrafların konum bilgisi kolaylıkla paylaşılabilecek. Eğer bu kamera hayata geçerse en büyük özelliği dahili yazıcısı yardımıyla çektiğiniz görüntüleri anında baskıya da dönüştürebileceksiniz.
Fiyat bilgisi henüz bulunmayan bu sosyal fotoğraf makinesinin 2014’ün ilk aylarında satışa sunulması bekleniyor.
Yine kaçırılmayacak bir sergi.
The Empire Project sanat galerisi ile önemli hizmetler veren Kerimcan Güleryüz, alternatif ve deneysel fotoğraf çalışmaları sergilediği ikinci mekanı Poligon'da kaçırılmaması gereken bir sergi daha gerçekleştiriyor. Özellikle Kuzey Avrupa fotoğrafçılığını, dolayısıyla Türkiye de dahil olmak üzere tüm dünyadaki güncel fotoğraf anlayışını derinden etkilemiş olan ve ne yazık ki artık hayatta olmayan Ed van der Elsken'in Sol Yakada Aşk / Love on the Left Bank sergisi geçtiğimiz hafta kapılarını açtı. Sergi 11 Mayıs'a kadar görülebilir.
Poligon Galata'da, Taksim - Şişhane metro hattının İstiklal Caddesi çıkışına çok yakın:
Poligon - The Shooting Gallery
Serdar-ı Ekrem Cad. Seraskerci Çıkmazı
Aytemiz Apt. No: 2/1 Galata/Beyoğlu
Galeri hakkında daha geniş bilgi için:
theempireproject.com
Kahveleri, sarayları ve parklarıyla Viyana
Haberin Devamı