Geçmişe yolculuğun kenti: Prag

Avrupa´nın küçük Paris´i Prag

Haberin Devamı

Orta Avrupa’nın savaşta darmadağın olan kentlerine benzemiyor Prag. Kurulduğu günden bu yana üzerine inşa edilen, işlenen ne varsa onlarla yüzleşiyorsunuz bu kentte. Devasa kuleler, meydanlar, daracık sokak araları, parke taşların üzerinde yürüyen insanların ayak sesleri, kuklaların hüzünlü bakışları ve olmazsa olmaz köprüleri ile Prag dünyanın her yerinden insanın ilgisini çeken bir kent. Belki bu nedenle kıyamamış savaşların komutanları Prag’ı yakıp yıkmaya.
Milan Kundera, Franz Kafka gibi sanatçıların isimleri her anıldığında şehirdeki görüntülerin de akla geldiğini düşünürsek,
bu kentte yaşayan insanların kente ne kadar adapte oldukları bir kez daha ortaya çıkıyor.

Karda adeta bir düşler ülkesi

Prag asla sadece bir turistik kent değil. Yüzlerce yıllık bir geçmişin izlerini taşıyan sokakları, meydanları ile kendisini ziyarete gelenleri geçmişe doğru bir yolculuğa çıkartıyor. Hele de karlı bir kış günü Prag’daysanız düşler ülkesinin kapısından içeri girenler kadar bağlanırsınız bu kente. Sislerin ve kar tanelerinin arasından süzülen ışık huzmeleri, gece boyunca uzayıp giden ışıklar, köprülerin üzerinde geceye enstrümanları ile katılanlar, sokak satıcıları, gökyüzüne uzanan kuleler Prag’a çekiyor birçok insanı.

Kente hayat verenler

Vltava Nehri ve Charles Köprüsü kentin en önemli iki ismi. Nehir tüm Prag’ı süslüyor. Üzerindeki 17 köprüden en ünlüsü ise tabii ki Charles. Bu köprüden Prag’ın kalbi Stare Mesto’ya ulaşılıyor. Bu meydan Prag’ın en renkli alanlarından biri. Kukla satıcıları, kafeler, nehir kıyısında yürüyen sevgililer, köprülerin üzerinde mesken tutmuş müzisyenler geceleri Prag’ın karları altında bir düş gibi üzerinize geliyorlar. Prag’ı hissetmek için biraz Kundera’yı, Kafka’yı ve Bohemya Krallığını tanımak, bilmek gerekiyor. Yüzlerce yıllık geçmişin izlerini taşıyan sokakları, meydanları ile istemeyenleri ve hatta düşünmeyenleri bile kendi düşlerine çekip alıyor.

Burada tam 100 kule var

Tarihi, Bohemya Krallığı ve devamında da Çekoslovakya’ya dayanıyor. Prag Kalesi’nin kurulması 9’uncu yüzyıla dayanıyor. 10’uncu yüzyılda Prag, Bohemya Krallığı’nın merkezi olmuş. Asıl yenilenme dönemi ise Bohemya Kralı ve kutsal Roma-Germen İmparatoru IV. Karluv zamanına rastlıyor. Kral kenti Bohemya’nın merkezi yapmakla kalmamış, aynı zamanda bir kültür ve mimari kenti de yapmış. Orta Avrupa’daki en eski üniversite olan Karlova Üniversitesi 1348 yılında bu kentte kurulmuş. Prag, 9’uncu yüzyıldan itibaren Çeklerin başkenti. 14’üncü yüzyılda İmparator 4’üncü Karl’ın çabaları ile sıradan bir şehir olmaktan çıkıp bir metropol haline gelmiş. 17’nci yüzyıldan itibaren Avusturyalıların egemenliğine giren kent, 1918’de kurulan Çekoslavakya’nın başkenti ilan edildi. 1939’da ise bombardıman tehdidi üzerine Almanlara teslim edildi. 1945’te Rus askerleri tarafından istila edilen kent, 1948’de yapılan seçimlerinin ardından 40 yıllık Komünist iktidarına adım attı. Bugün Cumhurbaşkanı olan Vaclav Havel’in dünyaya tanıttığı Kadife Devrim’le 1989’da yeniden demokrasiye geçebildi. 1918 yılında bağımsızlığını ilan eden Çekoslavakya’nın başkenti olan Prag, Doğu Avrupa’nın savaşlardan bozulmayan nadir kentlerinden biri olarak kalmış. İkinci Dünya Savaşı’nda sosyalist rejime entegre olan ülke ve dolayısıyla Prag, sosyalist rejime karşı ilk ayaklanmaların yaşandığı kent aynı zamanda. Prag’a hangi mevsimde giderseniz gidin o hüzünlü köprüleri ve kulelerinden kendinize doğru uzanan bir yol bulacaksınız. Tam 100 tane kule var Prag’da.

Kentin konumu

Avusturya-Macaristan İmparatorluğu döneminde önemli bir merkez olan Prag, Bohemya’nın ortasında Vltava Nehri’nin ortadan kestiği bir çanak gibi. Nehrin iki yakasında setler halinde kurulu olan kent, Hradcany, Stare Mesto, Mala Strana ve Josefov adlı semtlerden oluşuyor. Nehrin bir kıyısındaki kraliyet sarayının bulunduğu Hradcany ve diğer kıyısında bulunan Vaclavske Meydanı’yla birbirine bağlanan eski kent, Stare Mesto, 650 yıllık yeni kent Nove Mesto adını alıyor.
1200 yıllarında eski kent halkıyla çatışmalarını önlemek için Almanlar özel bir mahalle Mala Strana, yani küçük kenti kurmuşlar. 18’inci yüzyılda Stare Mesto’nun ötesinde, başlangıçta bir panayır yeri olan Vaclavske Meydanı’nın çevresinde yeni semtler kurulmuş. Böylece IV. Karluv’un inşa ettirdiği Nove Mesto yani yeni kent gelişmiş.

Keşfederken dikkat etmeniz gerekenler

Prag’ı keşfetmek o kadar kolay değil. Herkese farklı sürprizler var. Yollar, köprüler boyunca yan yana dizilmiş seyyar satıcılar kent dokusunun ayrılmaz bir parçası. Birçoğu kuklalar ve elde yapılmış turistik eşyalar satıyor. Avrupa’nın kalbi de kabul edilen Prag, birçok Avrupa kentine yakın. Berlin 282 kilometre, Varşova 512 kilometre, Budapeşte 457 kilometre uzaklıkta. Bu sakin kentte ulaşım çok kolay. Metro, otobüs çok sık kullanılıyor, taksi bulmak da kolay. Her turist gibi alışveriş yapmak isteyenler için önemli sayılabilecek bir bilgi; Prag’da bankalar 08.00-17.00 saatleri arasında açık.

Neleri görmelisiniz?

* Terezin: Prag’da gezerken Terezin’i mutlaka görmek gerekiyor, çünkü Prag’a 50 dakika mesafedeki bu nazi kampı II. Dünya Savaşı zamanında Almanlar tarafından inşa edilmiş ve burada 1000 Yahudi öldürülmüş.

* Narlovy Vary: Karlovy Vary ise Prag’a iki saat uzaklıkta bir kaplıca kenti. Burada Beethoven, Karl Marx, Dvorak ve Atatürk’ün evleri bulunuyor.

* Karlstein: 1348-1357 yılları arasında IV. Karluv tarafından yaptırılan kalenin manzarası görülmeye değer.

DİĞER YENİ YAZILAR