Eski şehirler ve ünlü plajlar diyarı Karadağ

Plajları ve tarihiyle büyüleyici

Haberin Devamı

Bu hafta yolumu Karadağ’a (Montenegro) çevirdim ve yemyeşil dağların altında uzanan pırıl pırıl kumsallarda ve tarihin çok iyi korunduğu eski şehirlerin sokaklarında gezdim. Özellikle bir zamanlar Osmanlı’nın da gittiği Kotor sokaklarında yürümenin ve dar sokakların ulaştığı küçük ve şirin meydanlarda bulunan kafelerde oturup, tarihin içinde olmanın keyfini çıkardım. Kotor ve Budva eski şehirler. Tıpkı Dubrovnik’te olduğu gibi hem çok iyi korunmuş hem de yaşayan yerler. Kotor ve Budva’da eski şehrin içinde yaşayan insanlarla tanışmak ve sohbet etmek mümkün. Montenegro ya da bizim bildiğimiz diğer adıyla Karadağ’a dönecek olursak; Güneydoğu Avrupa’da yer alan küçücük ama oldukça turistik bir ülke. Adriyatik Denizi’ne kıyısı bulunan kentleri ve buradaki gece hayatı ile ilgi çeken Karadağ, Türklerin vizesiz girebildikleri ülkeler arasında. Bu nedenle Hırvatistan’ın Dubrovnik kentine giden birçok turist bir günlüğüne bile olsa bu ülkeyi mutlaka ziyaret ediyor. Ayrıca direkt uçuşlarla da Karadağ’a gitmek mümkün. Karadağ bağımsızlığını 2006 yılında elde etmiş genç bir cumhuriyet. Tarihine bakacak olursak; eski Yugoslavya’yı oluşturan altı cumhuriyetten biriyken, Yugoslavya’nın parçalanmasının ardından yeni Yugoslavya’ya katılmış ve 2006 yılında yapılan referandum sonucu bağımsızlığını ilan etmiş.

Kotor’un denizi mükemmel geceleri eğlenceli

Karadağ’ın başkenti Podgorica. Ancak bu kentte gezip görecek yer o kadar da fazla değil. Kentin kafeleri, sokak araları fotoğrafik olsa da asıl olarak Karadağ’ın en turistik kentlerinden biri Kotor. Çünkü Kotor’un denizi mükemmel. Diyebilirim ki, Adriyatik kıyılarının hemen tümü şahane ama bu kentte denizin görünümü ve denize girilebilen noktaların yoğunluğu insanı Kotor’a çekiyor. Küçücük bir kent aslında. Tamamı yürünerek birkaç saat içinde gezilebiliyor. Belki de bu nedenle olsa gerek, civar ülkelerden ve kentlerden sadece bir günlüğüne gelip kentte vakit geçiren turist sayısı çok. Tıpkı bir zamanlar Simi Adası’nda olduğu gibi burada da gündüz kalabalığı yoğun. Kotor’un geceleri de eğlenceli ama gündüz kalabalığı gece pek kalmıyor. Kotor’da bir iki gün geçirirseniz burada hayatın oldukça doğal seyrettiğini göreceksiniz. Birçok evin önünden denize girilebilen kentin sakinleri de günlerinin büyük bölümünü deniz kıyısında geçiriyor. Trafik keşmekeşi kesinlikle yok. Pansiyonlarda konaklama kesinlikle tercih edilebilir çünkü hemen hepsi çok temiz. Ama oteller de ucuz. Kotor’ın eski taş evlerinin görüntüsü çok güzel ve hemen hepsinin bahçelerinde nar ağaçları var. Kotor kenti, Kotor Körfezi’nin Kotor-Risan Koyu’nda, kurulmuş. Kent, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor. Kentin 671 metre uzunluğunda bir sahili var. Ve limanı da oldukça popüler. Öyle ki, dünyanın pek çok ülkesinden gelen yatlar burada demirliyor ve kenti geziyor. Kotor’un en ilgi çekici yeri sadece sahili değil. Eski şehir bölümü de gerçekten gezilip görülmeye değer. Yaklaşık olarak 4.5 kilometreyi bulan şehrin duvarları bazı yerlerde 2 metre, bazı yerlerde ise 15 metre yüksekliği buluyor.

Kotor Kalesi’nden şehir manzarasını izleyin

Deniz kenarında tüm günü geçirmek istemeyeceğinize göre kentin tarihi dokusu ile günümüzdeki yapılarının uyumu içinde keyifli saatler geçirebilirsiniz. Restoranlar açısından oldukça zengin olan Kotor’da tekstil alışverişi de yapabilirsiniz. Ve tarihi dokunun en önemli yapısı 260 metre yükseklikteki kaleyi gezebilirsiniz. Kotor Kalesi, körfezin ucunda yer alıyor ve buradan bakınca kenti izliyorsunuz. Kaledeki bayrak direğine 400 metreyi bulan merdivenlerle çıkılıyor. Ve kalenin üç kapısı bulunuyor. “Deniz Kapısı” 1555 yılında ve Venedik döneminde yapılmış. “Kuzey Kapısı”, 1540 tarihinde inşa edilmiş ve bir köprü ile Skurda Nehri’nin diğer tarafına bağlanmış. “Güney Kapısı” ise farklı yüzyıllarda yapılmış üç kapıdan oluşuyor.

Sophia Loren’in tatil mekanı Budva

Budva da Kotor gibi Karadağ’ın sahil şehirlerinden biri. Bu kent Karadağ’ın turizm merkezi olarak kabul ediliyor. Ve 2 bin 500 senelik geçmişiyle Adriyatik Denizi kıyısındaki en eski yerleşim yerlerinden biri olduğu biliniyor. Budva, güzel bir koya kurulmuş. Son model yatların demirlediği güzel bir yat limanı, hemen onun karşısında insanların Hawaii dediği St.Nikola Adası ve Stari Grad’ı ve kalesiyle son derece turistik ve hoş bir şehir. Plajları ve gece hayatı ile ün salmış Budva’da dünyanın bir çok ülkesinden gelen insanları görebilirsiniz. Eski şehri gezerken hem giyim hem de hediyelik eşya dükkanları ile sık karşılaşacaksınız. Budva’ya gitmişken yakın mesafede bulunan Sveti Stefan Adası’nı da görmenizi öneririm. Eminim bu çok ünlü adanın fotoğrafını daha önce görmüşsünüzdür. Eskiden bir balıkçı köyü olan bu adada Yugoslavya’nın son zamanlarında tatilini geçirmek için başta Sophia Loren olmak üzere bir çok ünlü gelince adayı dünya tanımış. Adanın içindeki taş binalar otel olarak işletiliyor. Adanın karşısındaki plaj ise turistlerin ilgi gösterdikleri bir yer.

DİĞER YENİ YAZILAR