El değmemiş doğanın içinde Uganda

Haberin Devamı

Bu hafta sizlere sevgili dostum Erol Doğaner ile birlikte gittiğimiz Uganda’yı anlatacağım. Sizin de tahmin edeceğiniz gibi Uganda'ya gidip zamanı kentte geçirmedim. Bwindi Ulusal Parkında idim. Ve orda olma nedenim de Dağ Gorilleri’ni fotoğraflamaktı. Sadece Uganda, Kongo ve Rwanda’da yaşayan ve bayıları sadece 650 civarında olup insana en yakın türlerden biri kabul edilen dağ gorilleri ile bir randevumuz vardı da denilebilir.

El değmemiş doğanın içinde Uganda



Bunca yıl dünyayı gezmiş biri olarak gördüğüm en güzel ve huzurlu ormandan söz ederek başlamak istiyorum. Kaldığımız Lodge’da bulunan bana ati küçük evin önündeki verandada bulunan koltuğa oturduğumda hiç kalkasım gelmedi. Çünkü tak karşımda dünyanın en güzel orman manzarası duruyordu. Her farklı hava koşulunda bu manzara farklı ve etkileyici bir güzellik ve huzur sunuyor insana. Diğer yandan “balta girmemiş orman” sözü sanki gerçekten buraya bakıp söylenmiş gibi. Uganda denince birçoğumuzun aklına Enttebbe’de sonlanan uçak kaçırma eylemi ve diktatör İdi Amin gelir. Ancak Uganda geçirdiği uzun çalkantılı dönemden kurtulmuş ve gelişme yolunda ilerlemiş. Hali hazırda pek de turist çekiyor denemez. İşte tam da bu nedenle gitmenin tam zamanıdır. Yeryüzünün en güzel doğa manzaralarını henüz el değmemişken görebilmek, fotoğraflamak ve yaşamak için mükemmel bir fırsat olarak sizi bekliyor.



THY ile İstanbul’dan direkt uçuşla gitmek gibi bir kolaylık da cabası. Üstelik bu yolculuğu THY’nin Businiss Class sınıfında yapmanızı öneririm çünkü indiğinizde sunulan konfor nedeniyle neredeyse hiç yorulmadan ulaşmış olacaksınız Entebbe’ye. Uganda’nın başkenti Kampala ise Uluslararası havaalanının yer aldığı Entebbe’ye sadece 42km uzaklıkta.
Bwindi Ulusal parkında Dağ gorillerini görmek ise bambaşka bir deneyim. Parka 600mt mesafede kaldığımız doğa harikasına bakan kamptan mı, kampımızın yakınında bulunan çok yoksul ama çok mutlu ve güler yüzlü insanlardan mı yoksa Dağ Gorillerini bulmak için o doğa harikası ormanın içine girip orada yaptığımız meditasyon gibi uzun yürüyüşlerden mi başlasam anlatmaya?
Gorilleri görebilmek için orman içinde her gün farklı yönlere doğru uzun yürüyüşler yaptık. Bazı noktalarda ormanın içine ışığın bile girmekte zorlandığı bu yürüyüşlerde kendimle baş başa kalma fırsatı buldum ve orada olmanın büyük heyecanını ve keyfini sürdüm. Yemyeşil ve güvenli bir ortamda uzun ve yorucu bir yürüyüş sonunda ulaştığımız Dağ Gorilleri yorgunluğun ödülü gibi oluyordu bizim için. Onları izlerken ilk aklıma gelenin onların ne kadar masum ve bizimse ne kadar vahşi olduğumuzdan başka bir şey olmadı. Alabildiğine sakin, uysal ve barışçıl canlılar olan goriller kendilerine 5-10 m mesafeden bakma şansı tanıyor hatta bazen kendileri bize yaklaşıyordu. Yavruların oyunları bu kadar yakından izlemek ise büyük bir ayrıcalık ve ödüldü bizim için. 1 saat süre ile izlediğimiz gorillerin yanından onlara el sallayıp ayrıldıktan sonra tekrar uzun yürüyüş başlıyordu. Bazen son derece eğimli arazide yapılan ve 10km civarında olan bu yürüyüş biraz kondisyon gerektiriyor elbette ama kendimi en iyi hissettiğim yerlerden biri olarak hafızamda yerini de aldı. Devasa ağaçların ve bitkilerin arasında yaptığımız bu yürüyüşler sırasında çok büyük çeşitlilikte ağaç ve bitki görme şansı da bulduk. Neredeyse her an birbirimize doğa harikası bir bitkiyi ve ağcı gösteriyorduk. Yürüyüş sonunda kampa geldiğimizde artık hiç bu kadar çoğunu bir arada görmeyeceğiniz kuşların sesleri ile dinlenme ve doğayı izleme zamanı başlıyordu.
Bwindi Ulusal parkı çevresinde bulunan köylerde yaşam ise oldukça yoksul. Yağmur ülkesinde su yok. Suyu bidonlarla taşıyorlar. Kadınların başları üzerinde bidon, sırtlarında ise bebekleri var. Akşam olduğunda ise ne borsanın son durumu ne de bir yerlerde olan çatışmalar onları ilgilendirmiyor çünkü elektrik ve dolayısı ile televizyonda yok. Ve kesinlikle çok mutlular. Kampımızda elektrik mevcut ama cep telefonları çalışmıyor. Telefon etmek için 600 metre ileride bir nokta mevcut ve oraya gitmek gerekiyor. Ben de iletişimsizliğin tadını çıkarttım. Bir kez telefon etmek için o noktaya gitmeye karar verdim. Giderken hava biraz bulutlandı. Telefon ederken yağmur atıştırmaya başladı ve benim görüşmem bittiğinde ise hızlandı. Hava 23 derece olduğu için yağmur sorun değildi ama ben ilk tepki olarak önce adımlarımı hızlandırdım kampa doğru. Birkaç dakika sonra ise hayatımda gördüğüm en şiddetli yağmur yağıyordu ve ben tamamen kendimi bu yağmura bırakıp normal hızımdan da daha yavaş yürüyerek ve başımı yukarı kaldırarak yola devam ettim. Kampa döndüğümde dünyanın en güzel yağmurunda ıslanmış olmanın mutluluğunu taşıyordum.
Kaldığımız kamptaki koşullar ise son derece iyi ve yemeklerde tatmin edici idi. Özellikle açık havada ve ormana karşı yediğimiz akşam yemekleri son derece keyifli geçti.
Her gün yaptığımız goril yürüyüşleri dışında köy ziyaretleri de yaparak insanlarla iletişim kurduk ve fotoğrafladık. O kocaman gözleri ile bakan çocuklar harika idi.
Önümüzdeki aylar boyunca goril izleme sezonu devam ediyor. Ne dersiniz Sedventure ile Uganda’ya gelip benimle birlikte ıslanmak, köyleri ziyaret etmek ve Dağ Gorilleri ile tanışmak ister misiniz?

Uganda’nın doğal güzellikleri ve Dağ Gorillerini görmek için :
Sedventure Tel :0212 230 03 36
www.sedventure.com

DİĞER YENİ YAZILAR