Zarftan çıkan muhteşem plan

Haberin Devamı


Tayyip Erdoğan’ın kongrede yaptığı konuşması daha uzun süre tartışılacağa benziyor...

İki gündür bazı yazıları gözlerim yuvalarından çıkacak kadar şaşırarak, bazılarını gerçeği bütün berraklığıyla anlatışına hayran kalarak okudum.

Benim aklım zalimle mazlum ilişkisine takıldı konuşmayı dinlerken.

Zalimlerin neden zalim olduğunu, neden zulmettiklerini anlamak kolay.

Sahip oldukları iktidarlarını, servetlerini kaybetmemek, bunları elde tutmak için yapıyorlar bunu.

Durumları açık.

Zalim olmaktan bir beklentileri var.

Peki ama mazlumlar niye mazlum?

***


Bir mazlumun mazlumluğu, kendisinin mazlum olduğuna olan güçlü inancında bana sorarsanız.

Çaresizliğinden ve güçsüzlüğünden çok emin olmasında...

Bunu bir kader gibi görmesinde.

Oysa o büyük kalabalık, ne kadar güçlü olduğunu ve yalnız olmadığını anlasa, siyasetçi yalanları bu kadar prim yapar mı bu memlekette sizce?

Hiçbir gelişmiş ülkede insanlar, kendilerini bizim kendimizi zannettiğimiz kadar mazlum zannetmez.

Hiç kimse bizim ülkemizde olduğu kadar başına gelenlere sessizce razı olup başını öne eğmez.

Masum çocukların öldüğü anlamsız bir savaşı bile sessizce kabul edişteki o zehirli boyun eğiş nasıl bir mazlumluktur...

***


Ben Tayyip Erdoğan’ı dinlerken koca Türkiyenin kendisini koca bir mazlum olarak gördüğünü düşündüm.

Hepimizdeki ‘acaba ne diyecek’ heyecanı bile, beni bir Pazar öğleden sonrasının dinginliğine ayak uydurmakta zorlanacak kadar öfke kabarmasıyla sarstı.

Kendimi herşeye ve herkese uzak hissettim.

Başbakanı dinledikçe kendimi ortak bir yalanın parçası gibi gördüm.

Başbakanın ırkım hakkında, dinim hakkında, vatanım hakkındaki övgüleri, abartıları, kendisini dinleyenlerin gönlünü yelpazelemeyi ve sanki gerçeği gizlemeyi amaçlıyordu.

Tek adam olma isteğini, demokrasiye boşvermesini, Avrupa standartlarından uzaklaşmasını bu abartılı övgülerin arkasına saklıyordu.

Dün de gazeteleri okurken hissettiğim öfkenin boşuna olmadığını anladım.

Başbakanın konuşması bittiğinde dağıtılan zarflarda neredeyse ‘altına imza atılabilecek’ bir metin varmış.

Anadilde savunmanın sorun olmaktan çıkarılmasından tutun AB hedefinden şaşmamaya, jandarmanın sivil bir yapıya dönüştürülmesinden yeni bir anayasaya kadar çeşit çeşit çözümler.

Bu muhteşem planın tek bir maddesini bile başbakan konuşmasında söylemedi.

***


Ne tuhaf değil mi?

Elinde çok müthiş bir proje var ama bunu milyonların dinlediği konuşmasında söylemiyor da gazete köşelerinde kaybolacak bir kitapçıkla davetlilere dağıtıyor.

İnsan böyle olağanüstü bir projeyi neden söylemez?

Asıl projesini konuşmasında gizleyerek ne amaçlıyor?

‘Mazlum’ insanlara, neyi nasıl çözeceğini hiç açıklamadan “herşeyi ben çözerim” diyor, o insanları mazlum olmaktan bir çözümün parçası olan güçlüler katına çıkarmayı reddediyor ve o yüce katta sadece kendi duruyor.

Başbakan orada tek başına durduğu sürece mazlumlar, mazlum olmaktan nasıl kurtulacak?

Kendi kurtuluşunu “bir adamdan” bekleyen mazlum, mazlum olmaktan kurtulabilir mi?

Bir “kurtarıcıya” inanan bir halkın mazlum olmaktan kurtulması olası mı?

***


Aklı başında demokrat insanlar bu çelişkileri sorgulamasın diye de üst düzey bir Ak Partili ‘Başbakan AK Parti’nin yapacaklarını demeyecek, Başbakan’ın diyemediklerini

AK Parti yapacak’ demiş

Niye demiyor peki?

İnsan ister istemez düşünüyor.

Plan başka, konuşma başkaysa, birisi kandırılıyor demektir.

Bir kandırma isteği varsa ortada, mazlum olmaktan kurtulmak için önce bunu sorgulamak gerekir.

Neden kandırıyorsunuz, kimi kandırıyorsunuz?

Ya da kandırmıyorsanız niye bu hisse kapılmamızı engellemiyorsunuz?

DİĞER YENİ YAZILAR