Zalim mazlum aşk ve politika…

Haberin Devamı

Ben zalimleri lanetlerken, o zulme ses çıkarmayan mazlumların da zulmün suç ortağı olduğunu düşünüyorum.

Mazlumların sessiz desteği olmasa zalimler rahatça zalimleşemez, buna inanıyorum.

Ve biliyorum ki biz de mutlaka hayatımızın bir yerinde ya zalim oluyoruz ya bir zalimi zalim yapan mazlum.

***


Gezi olaylarının etkisinden olacak hayatın gerisinde ya da ilerisinde ne var bakmaz olduk bir aydır.

“Her yer direniş, her yer Taksim” gerçekten.

Geçen gün sahile indim.

Parklarda dolaştım…

Sahilde öpüşen, birbirine sarılan insanları görünce kadınları ve erkekleri düşündüm. Yine birileri aşık oluyor, yine birileri ayrılıyor, yine birileri vedalaşıyor ve yine birileri kavuşuyordur diye aklımdan geçti.

Sadece politikada değil aşkta da zalimler ve mazlumlar var dedim kendi kendime.

Tıpkı başkaldırmayan her köleye kuşkuyla baktığım gibi ilişkilerde de zalim kadar mazlumdan da şüphelenirim ben.

Şikayet eden, ağlayan ama bir türlü o adamdan ayrılamayan kadından, o adamdan hoşlanmadığım kadar hoşlanmam…

***


Ortada bir zulüm varsa, ortada bir baskı, bir kölelik varsa ve köleler sessizce baş eğiyorsa, bu baş eğiş yalnız güçsüzlükle açıklanamaz çünkü…

Bu bir alış veriştir…

Zalim olmadan mazlum, mazlum olmadan zalim olmaz …

Güçsüzlerin kullanmadıkları bir gücü mutlaka vardır bana sorarsanız.

Gezi direnişinde bunu açıkça gördük.

Daha önce nerede olduklarını bilmediğimiz o kalabalıklar nasıl da her gün çoğaldı.

Müthiş ve etkileyici bir güç çıktı ortaya.

Zulüm karşısında sessiz kalan, zulmü destekleyen mazlumlara bir bakıp düşünün, neden sessizler sizce?

Güçsüzler kullanmadıkları gücü kullanmamak karşılığında güçlülerden pay alırlar genellikle çünkü.

Küçük, önemsiz bir pay ama bir pay.

Bugün onuru da dahil neredeyse herşeyini kaybetmiş, bastırılmış, mazlumlaşmış medyanın gücü yok mu?

Ama kullanmadıkları her güç karşılığında iktidardan bir şey alıyorlar… Zalimin işbirlikçisi oluyorlar.

***


Aşkta da bu böyle olmuyor mu?

‘Güçsüz’ kadınlar güçlü erkeklerden bir şey istiyorlar…

Ya da güçsüz erkekler güçlü kadınlardan.

Hayat fazlaca karmaşık ama karmaşıklığı artıkça görmek de basitleşiyor sanki.

Mazlum gözükenlerin yardımı ve desteği olmadan hiçbir zalim ayakta kalamıyor.

Tayyip Erdoğan giderse yaşayamayacaklarını düşünenler olmasa, Tayyip Erdoğan böyle düşünmeyenlere o kadar da kolay ‘küsemez’ değil mi?

Kendi güçsüzlüğünü öne süren kadın, erkek ya da toplumla, onu satın alan güçlünün, karşılıklı esaretinden yararlanan, bu esareti toplumun esaretine dönüştüren bir mekanizma var…

Bu mekanizma hepimizin hayatını prangalıyor.

Kadınlarla erkekler nasıl birbirinin gardiyanı ise devlet de toplumun öyle sahibi oluyor.

Bunu iyice gördük değil mi direniş sırasında.

***


Böyle mazlum ayaklanmalarında, sessiz kalan kölelerin işbirlikçi yanı daha iyi çıkıyor ortaya.

Gezi direnişi sürerken kölelik düzenine sahip çıkan köleleri de gördük.

Bu yüzden de çok heyecan vericiydi gezi direnişi.

Zulümden, aşağılanmaktan bıkan kölelerin artık köle olmak istemeyişi…

Mazlum, mazlum olmaktan vazgeçince ortada bir zalim de kalmayabiliyor.

Aşkta da bu böyle…

Zulüm, başkaldırmadığın sürece var.

Mazlumlar sessiz kaldığı, bu sessizliğin karşılığında küçük bir payla ödüllendirildiği ve bu ödül için hayatından vazgeçtiği sürece var.

Zalim, mazlumlar razı olduğu sürece var.

Mazlum “dur” dediğinde, zulüm hemen durmasa bile güçsüzleşiyor.

Yeter ki mazlum “dur” diyebilsin.

DİĞER YENİ YAZILAR