Yılbaşı akşamlarını giderek doğru
planlamayı beceriyorum...
Son senelerde geçirdiğim her yılbaşı akşamından memnun ayrılıp, ertesi sabah yeni yılın ilk gününe mutlu uyanıyorum.
Bu sene de aynısı oldu... Yorulmadım, sıkılmadım, koşturmadım ve
eğlendim.
***
Ve dün, yeni yılın ilk günü mutlu ve
dinç uyandım.
Son yıllarda büyük bir kahvaltı masası ve arkadaşlar yeni yılın ilk sabahının vazgeçilmez ayini oldu benim için.
Yaşlandıkça yılbaşı akşamlarını değil de yeni yıl sabahlarını daha çok sevmeye başlıyor insan sanki...
En azından benim için öyle olmaya başladı...
***
Erkenden kalktım dün.
Kahvaltıya kadar yalnız kalmak istedim...
İçimde bir huzur olmasına rağmen nedense aklım geçmiş yıllara gitti, neler olmuştu yılın ilk günlerinde onu düşündüm...
Biraz gülümsedim, biraz hüzünlendim düşünürken...
***
Kimseler uyanmadan pencereyi açıp kahvemle birlikte camın kenarına oturdum ve bir gece öncenin yorgun sokaklarının, hiç dinmedin yağan yağmurun altında ısssızlığını seyrettim.
Diri bir serinlik vardı.
Berrak bir gökyüzü.
Sokaklarda hazırlıksız bir sevinç, yapraksız kalmış ağaçlarda sessiz bir heyecan vardı sanki...
***
Belki de bu benim içimdeki heyecandı,nedense 2015 bana bu heyecanla geldi...
Yeni yılın yarattığı bir umut var içimde sanırım.
Hayaller kurdum...
İnsanların mutluluğuna dair hayaller.
Tüm acılara kederlere ıstıraplara korkulara endişelere ihanet etmek istedim, inadına mutlu olmak geçti içimden...
***
Bazen öyle bir şeyler anlatmak istersiniz ki kaleminize üşüşen kelimeleri sıraya sokmakta zorlanırsınız…
Hangisini seçeceğinizi bilemezsiniz…
Bütün kelimeler önce kendisinin yazılmasını ister,telaş ve heyecan vardır
hepsinde.
İşte bu yıl öyle başlıyor benim içimde...
***
Ne desem bilmem ki, iyi olacak diyor
içim...
Her şey iyi olacak....
Yılın ilk gününün ümidi…
Umarım 2015’in geri kalan günleri, ilk gününün yarattığı umuda ihanet
etmez.
Umut işte...