Bir kurutma kağıdının üzerine bir damla mürekkep damlatsak, o mürekkep damlası tek bir nokta oluşturur.
Bu münferit bir damladır.
Sonra bir damla, bir damla daha damlatırsak, bu kağıt münferit damlalarla simsiyah olur…
Türkiye de devletin içinden, toplumun içinden, düşmanlarımızın içinden damlayan rezaletlerle kararıyor.
Her rezaletten sonra da ‘bu münferit bir olaydır’ diye açıklama yapan devletin büyükleri bizleri o simsiyah karaltıyla başbaşa bırakıyor.
Civegözü’nden sonra Reyhanlı’da patlayan bomba da “münferit” herhalde.
O bombalar nasıl girdi Türkiye’ye, istihbarat bunu nasıl göremedi?
Bunun sorumluları kim?
Bunlar konuşulmuyor bile…
Ardındaki gerçeklerin konuşulmadığı bu kaçıncı acı?
Her acıyı, her rezaleti, her ‘münferit’ olayı, gerginlik, düşmanlık ve tehdit ortamıyla saklamaya çalışıyorlar…
Gerçekleri merak etmemizi,olayları derinliğine kurcalamamızı engelliyorlar.
Bizleri ezberlenmiş cümlelere, denenmiş klişelere mahkum etmeye uğraşıyorlar.
Bizim gerçeğimiz, gerçeklerin hiçbir zaman konuşulmaması ve saklanması.
En basit sorular cevapsız kalıyor.
Suriye politikamız doğru mu bizim?
Bu basit sorunun cevabı var mı?
Ya da Uludere emrini kim verdi ve bu niye açıklanmıyor?
Bunun cevabı var mı?
Hrant Dink’in “serseriler çetesi” tarafından öldürüldüğünü söyleyen mahkeme kararı gerçeği açıklamaya yetiyor mu?
Neden Dink’in gerçek katilleri bulunmuyor?
Bunun cevabı var mı?
Bir taraftar bir taraftarı öldürdü kalbinden bıçaklayarak… İkisi de 20 yaşlarında gencecik iki çocuk.
Bu çocukları birbirine düşman edenlerin, futbolu savaş alanına çevirenlerin yaptıklarının hesabı neden sorulmuyor?
Bunun cevabı var mı?
Bu ülkenin en şenlikli yerinde bile düşmanlık ve ölüm var.
Bu olayların hepsi “münferit” olaylar.
Uludere münferit.
Hrant Dink cinayeti münferit.
Reyhanlı münferit.
Futboldaki düşmanlık ve cinayet münferit.
Galiba “münferit” olmayan tek şey, bu ülkede cinayetlerin “gerçek” sorumlularının bulunmaması ve cezalandırılmaması.
Kimin sorumlu olduğunu bir türlü öğrenemiyoruz.
Zaten sorumluluları bulup cezalandırsak, büyük bir ihtimalle bu “münferit” olaylar da bu kadar sık tekrarlanmayacak.
Tek gerçek, bütün gerçeklerin bizden saklandığı…
Haberin Devamı