Haberin Devamı
İnanması zor ama gerçek böyle.
Gençlerin sevişmesini yasaklamak istiyorlar…
Doğanın emirleriyle çatışacak şimdi iktidarın emirleri, siyasi iktidar sonunda doğayı da kendine düşman ilan edecek, insan doğasına hükmedebileceğini sanacak kadar gözünü karattı çünkü.
İki yıl önce ben, böyle bir yasaktan söz eden bir yazı yazmıştım, o zaman böyle bir şey asla olamaz, hiçbir iktidar bu kadar çıldıramaz diye düşünmüşüm anlaşılan.
Karşımızdaki çılgınlık bizim hayalgücümüzü bile fersah fersah aşıyor artık.
“Biraz tuhaf bir benzetme olacak biliyorum ama düşünmeden de edemiyorum...
Sevişmek, ‘milli birliği ve bütünlüğümüzü korumak için’ yasaklansa bir sabah, memleket, kadını erkeği, CHP’lisi, MHP’lisi, AK Partilisi, ulusalcısı, liberali, Atatürkçüsü, Kürtçüsü nasıl ayağa kalkar, ortalık nasıl karışır ‘bu kadar da olmaz artık’ diye, değil mi?
Düşünce yasaklarına karşı çıkmayan insanlar, nasıl da bir bütün olup beraber sokaklara dökülür.
Neden peki?
Bence cevap çok açık...
Yarım yamalak da olsa sevişiyoruz ama hiç düşünmüyoruz.
Bu ülkede düşünce özgürlüğünün olmamasının nedeni yasaklar değil aslında, düşüncenin kendisinin olmaması.”
2011 Aralık ayında yazdığım yazı böyle başlıyor.
“Milli birlik ve bütünlüğümüzü korumak” için değil de “teröre karşı çıkabilmek” için sevişmeyi yasaklıyorlar 2013’de şimdi.
Aynı evde kalıp sevişen gençler terörist oluyormuş.
El Kaide militanları “kızlı erkekli” aynı evlerde kalıp hiç durmadan seviştikleri için Afrika’da AVM’leri basıp masum insanları öldürüyor herhalde.
Kızlı erkekli sevişmeseler, yapmazlardı böyle bir şey sanırım.
Şu basit soru;
“Devlet, vatandaşlarının özel hayatına karışma hakkına sahip midir?” …
Cevabı da basit…
Değildir.
Ama bu ülkede Kemalist Cumhuriyet buna “Evet, devletin karışmaya hakkı vardır” dedi hep.
Çünkü “halkın” eğitilmesi gereken bir cahil sürüsü olduğuna yüzde yüz inanıyorlardı… Düşünmeyen bir insan sürüsüydük biz onlar için.
Şimdi ‘demokrat muhafazakarlar’ da hayatlarımıza karışabileceklerini sanıyorlar…
Sadece “neye karışacakları” değişti.
Kemalistler kadınların saçlarına akıllarına takmışlardı, illa açık olsun istiyorlardı, muhafazakaların ilgi alanı biraz daha değişik çıktı.
Hem cumhuriyetçiler hem de muhafazakarlar, kadını kendi başına karar verebilecek biri olarak görmüyor ne yazık ki.
Kadının yerine ne “yapması gerektiğine” devlet karar verir gibi fikirleri var…
Devlet, bizim nasıl yaşayacağımıza karar verecek mi?
Biz hayatımızı “emirlerle” mi belirleyeceğiz?
Kemalistlerin Atatürk’ü gibi muhafazakârların Erdoğan’ı da “bizim ulu önderimiz” mi artık?
O nasıl yaşıyorsa biz de öyle mi yaşayacağız?
Ülkenin bütün kadınları yerine Erdoğan mı karar verecek?
Bu ülkede düşünmek yasak, sevişmek yasak, özgür olmak yasak, eşit olmak yasak.
Bir tek saçmalamak serbest.
Bu serbestliğin tadını da alabildiğine çıkartıyorlar işte.
Sevişmeyi de terör kapsamına sokan akla ne diyeceğimi bilemiyorum doğrusu, “sizin aklınız nerede” demekten başka…