‘Şerefsiz’ manşetleri hiç bitmedi ki bu ülkede…

Haberin Devamı

Eski adıyla Babıali, ki hala çok severim Babıali denmesini…

Yeni adıyla medya, günahkardır.

Hiçbir zaman gazeteleri okuyarak doğruları öğrenemezsiniz bu ülkede.

Medya her zaman devleti yönetenlerle gizli ilişkiler kurar.

Günahlar işler.

Hep dalkavukluk edip, hep bir ahlaksızlık yumağı haline gelir.

Yalan söyler…

Hep zaman devletin gazetesi ve hoparlörü olur…

Hiçbir zaman nedense vatandaşın sesi olmaz.

Tabii ki içinden dürüst insanlar da geçti… Kahramanlar çıktı…

Ama sistem olarak Türkiye’de yaşanan kirliliğin ve acıların büyük ortaklarından biri oldu medya hep.

***


Ve bu gelenek nedense hiç değişmedi.

Her zaman politikacılarla, ülkenin gizli iktidarlarıyla suç ortaklığı etti medya…

O yüzden belki de, koca bir ülkeyi hergün tekrar tekrar yönlendirebilecek kadar buyük bir güce sahip olan bu sistem temizlenmeden hiçbir şey düzelmiyor.

Önce medya aklanacak…

Önce medya kirli ilişkilerinden arınacak…

Önce medya sadece halkın sesi olacak ki pek çok şeyin değişebileceğine inanalım, umutlanabilelim…

***


Kenan Evren yargılanıyor…

Kuvvet komutanları ve rütbeli pek çok asker yargılandı…

Bu ülkenin eski genelkurmay başkanı hapiste…

Darbe hazırlamak suçuyla kalabalık bir subay grubu mahkum oldu.

Ama ülkenin köklerini kemiren çürümüşlük temizlenmiyor…

Sistemin işleyiş biçimi değişmiyor çünkü.

Sadece isimler değişiyor.

Daha önce her askeri darbeyi alkışlarla karşılayan, darbecilerin ayakları dibinde yuvarlanan gazeteciler, bugün yeni isimlerle, yeni iktidarların ayakları dibinde.

Medya günahlarını açıklamadan bu ülkede hiçbir gerçek yeterince ortaya çıkmıyor fark etmiyor musunuz?

Hiçbir kirlilik yeterince aydınlanmıyor…

Siyasetin sırları açığa çıkmıyor.

Medyanın yaydığı karanlığı aydınlatmayan,o karanlıktan istifade etmek isteyen hiçbir politikacı hiçbir şeyi yüzde yüz doğru yapamıyor…

Yapamaz da…

***


Medya her zaman asıl görevi sanki sürekli yalan söyleyerek okuyucuların gözünden asıl olayı, asıl suçluyu saklamakmış gibi davranıyor.

Dikkatleri her zaman saçpa sapan seviyesiz tartışmalara, kişisel çekişmelere, ne olduğunu anlamakta zorlandığımız kavgalara çekiyor.

Gerçekleri gizleyerek bizi karanlığa mahkum eden medya aslında hepimizin hayatını mahvediyor.

***


Nedense çok az kişi neşteri en derine sokmaya cesaret ediyor.

O derinliğe, cerahatın biriktiği o karanlığa çoğunluk neşteri sokmak istemiyor.

Yalnızca yüzeyde dolanıp konuştukça çaresizleşen, çaresizleştikçe yalanlar söyleyen insanlar var medyada.

***


Geçen gece Ertuğrul Özkök’e rastladım…

Arkamdan seslendi, ‘Sanem onu ben öldürmedim.’

Ahmet Kaya’nın lincine öncülük ettiği için Ahmet Kaya’nın sürgünde ölmesinde payı oldugunu söylemiştim yazımda, ona cevap veriyordu.

‘Şerefsiz manşetim yanlıştı ama ben öldürmedim, Ahmet Kaya’yı severim ben, dinlerim, bu ağır bir suçlama’ diyordu.

Geçmişin hesaplaşmalarıyla canı acıyan birini gördüm ben.

Ve eve giderken düşündüm, medyadaki insanlar başkalarıyla beraber kendilerini de mahvediyor aslında.

***


Bugün de aynı hastalıklar, aynı çarpıklıklar devam ediyor.

Bugün de gerçekleri gizliyor, insanları hedef gösteriyorlar.

Bugün de başkalarıyla birlikte kendilerini de mahvediyorlar.

“Şerefsiz” manşetleri hiç bitmiyor bu ülkede.

Bugünün gazetecilerinin büyük çoğunluğu da devran değiştiğinde “ben yapmadım” demek zorunda kalmaya kendilerini şimdiden mahkum ediyorlar.

Ne bitmez bir lanetmiş bu medyanın laneti.

DİĞER YENİ YAZILAR