Sadece direnmiyoruz… Uyanıyoruz...

Haberin Devamı

Komadaki bir yakınınızın parmağını kıpırdatması, gözünü kırpıştırması, umudunuzu tam kaybetmek üzereyken birden minicik de olsa bir hayat belirtisi göstermesi gibi…

Hatta bundan çok daha büyük bir umut bu.

Komadaki hastanın gözünü açıp birden konuşması gibi…

Toplumun uyanması.

Sağlıklı bir bünyede farkedilmeyecek bir kıpırtı, nasıl hasta bir bünyede ani bir ümit yaratıyorsa, gelişmiş bir ülkede bambaşka biçimde algılanacak bir hareket de bizde büyük bir uyanışın işareti oluyor.

Uyanıyoruz…

Sadece direnmiyoruz, uyanıyoruz.

Kemalizm hangi kılığa girerse girsin, ister balo kıyafetleriyle, ister cübbeyle gelsin, onu artık tanıyor ve karşı çıkıyoruz.

Devletin bizim hayatımıza karışmasını kabul etmiyoruz.

***


Hükümetin, barışın, insan haklarının, hukukun ve toplumun refahının ‘işbirlikçisi’ olması gerektiğini biliyoruz artık…

Devlet ve hükümet, toplumun tümünü mutlu etmek zorunda…

O yüzden orada.

Onlara nasıl yaşayacaklarını, nasıl giyineceklerini, neler içeceklerini öğretmek için değil.

‘Devletin başbakanına’ diyor ya Tayyip Erdoğan her seferinde, ‘devletin toplumuna, devletin bireyine’ diyorum ben de.

Beni, seni, onu başbakandan aşağı gören sistemin sonuna geldik.

Türkiye’de her zaman barışı, huzuru, adaleti, eşitliği, hukuku arayan birileri vardı ama şimdi toplumca harekete geçtik.

Kuşatmanın son günleri gibi…

Çok inanıyorum, saklandığımız siperlerimizden çıktık artık, istediğimiz hayatı alacağız.

Hepimizin eşit olduğu, sizin, benim, başbakanın, köylünün, valinin, Türkün, Kürdün, Alevinin Sünninin eşit olduğu bir düzene geçeceğiz.

Küçük adımlarla ilerleyeceğiz belki ama kararlılığımız, isteğimizin peşini bırakmamamız, hergün çoğalmamız bunun çok da uzakta olmadığını gösteriyor bana.

***


Yaşamak cesaret istiyor.

Meydanlarda, parklarda toplanmalar bitince, korkmamıza, her gün toplanmamıza gerek yok, o cesareti, o güçlü isteği içimizde hissetmemiz önemli olan.

Yaşamak için cesaretle dövüşmek gerekiyor…

Ağaçlardan, aşklardan, el ele tutuşmalardan, sevişmelerden, bize benzemeyenlerin hakkını da savunmaktan cesaretler derleyeceğiz.

Karşı saldırı başlatacağız içimizde.

Parklarda buluşmasak da, meydanlarda toplanmasak da direneceğiz.

Bize ait ne varsa, duygularımıza, coşkularımıza, aşklarımıza, özlemlerimize, haklarımıza, sevinçlerimize, özgürlüklerimize sahip çıkacağız.

Onların birer birer vurulup derin siperlerin dibine düşmesine izin vermeyeceğiz.

Yaşamın cevherini, yaşamanın sevincini bizlerden çalıp yerine boş ve karanlık bir korku yerleştirmeye çalışanlara, bize karışmayı ‘yasak’ edeceğiz duruşlarımızla.

Uyanacağız.

Direneceğiz.

Yaşayacağız.

Bizi yaşatmak istemeyenler, gelin, sizinle dövüşeceğiz.

DİĞER YENİ YAZILAR