Haberin Devamı
Hayatı tanıdığım pek çok insandan daha ‘hafif’ yaşayabilen, diğerlerinden daha çok ve daha sık gülebilen, hayatı plânlamayan, hatta ‘gelişine’ yaşayan, fikirlerini sevdiğim bir arkadaşım, incinmiş, ‘inceden’ sitem dolu bir okur taklidiyle;
‘Yazılarınızı çok severek okuyorum ama biz Türklerin hiç mi derdi yok, hiç mi zulüm görmedik biz, hiç mi çekmedik, nerede dert varsa yazıyorsunuz, bir Türklere acımıyorsunuz’ diye başlayan, okudukça kahkahalar attığım bir mail göndermiş...
‘Çingeneler, Araplar, Kürtler, Ermeniler... Tamam anladık hepsi acı çekmiş... Peki ya biz?’ diyor ‘okur’ bana...
Çok güldüm okurken, bir okur gözüyle ancak bu kadar iyi bir mail yazılabilirdi...
Ama üzerinde düşündüm de...
‘Biz Türkler de çok acı çektik mi ya da biz Türkler kimiz aslında’ diye...
Tabii ki çektik...
Çekmişizdir...
Her birimiz teker teker kimbilir ne haksızlıklardan, ne acılardan, ne zulümlerden geçtik ama bunu bir ırk olarak yaşadık diyebilir miyiz?
Sanırım hayır...
Biz 600 yıllık koca Osmanlı’nın ‘mirasçısıyız’, bizi kim üzebilir ki zaten... Değil mi?
Hadi, kendimize hiç torpil yapmadan bir bakalım...
Bakamayız ki...
Biz Türkler kendimize bakmayız, kendimize bayılırız.
Biz müthiş bir ırkın müthiş çocuklarıyız işte...
Bizler neler çektik diye hayıflanmaya bayılırız ama biri çıkar da bize acırsa, ‘ne çekicez, hepsini harcadık, mahvettik’ diye böbürleniriz...
Bizim için bütün dünyada çok yalanlar söylenmiştir, geri olduğumuz, barbar olduğumuz, pek gelişmediğimiz iddia edilmiştir...
Bunların hepsi uydurmadır, değil mi?
Biz;
Çok temizizdir mesela... Asla evde yerlere tükürmeyiz... Belki sokakta.
Övünmekten hoşlanmayız... Çok zeki ve çalışkan olduğumuz dışında hiçbir iyi huyumuzdan bahsetmeyiz.
Sonra şefkatliyizdir... Savaşta düşmanımıza zarar gelmesin diye kendi askerimizi kendimiz vurur, kendi gemimizi kendimiz bombalarız...
Eğitimciyizdir... Parasız eğitim isteyen gençleri itinayla göz altına alır, sebebini bile söylemeden, kötü fikirlere kapılmamaları için onları hapse atarız.
Sevgiye önem veririz... Sevgiyle dolu olduğumuzu, ölene ve öldürene kadar sevdiğimizi kanıtlamak için, sevdiklerimizi sık sık öldürürüz... Bıçaklarız, parçalarız, kezzap dökeriz.
Yaratıcıyız... Hiç kimsenin bilmediği ekonomik sistemleri bulup paralar kazanırız.
Demokratızdır... Birilerini astığımızda, mutlaka bir sağdan soldan olmasına özen gösteririz.
Düşünce bizim için kutsaldır... Onun için, düşünen insanları her zaman korumamız gerektiğini düşündüğümüzden dünya onlara bir zarar vermesin diye hapishanelere koyarız.
Bağımsızlığımıza düşkünüzdür... Amerika’dan başka yerden direktif almayız.
Katı değilizdir... Her duruma göre esnek davranmayı severiz. Müslümanızdır ama rakı içeriz. Namus bizim için önemlidir ama başkasının karısına göz dikeriz.
Dürüstüzdür üstelik... Yalnızca müdürlerimize, eşlerimize, çocuklarımıza, anne ve babamıza, gazetecilere, yargıçlara ve halka yalan söyleriz onun dışında her zaman doğruları anlatırız.
Ayrıca çok da kültürlüyüzdür... Porno külliyatı nicelerimizin ezberdir...
Çok haksızlık gördük, çok gadre uğradık.
Kürtler bizim için üzülmeli, şefkat gösterip bizi sevindirmek için kendilerine ‘Türk” demeli.
Demezlerse öldürürüz.
Öldürürüz ama bir sor bakalım neden öldürürüz, sevdiğimizden, sevgimize karşılık görmediğimizden öldürürüz, aşk cinayeti yani.
Bilmem sevgili “okurun” istediği gibi bir yazı yazabildim mi...
Umarım Türklerin hakkını da savunabilmişimdir...