Haberin Devamı
Barış sürecini izlerken bir çok soru beliriyor aklımda.
Soruları yok etmesi beklenen barış tam aksine yeni sorular yaratıyor.
Anlaşılamayan, karanlıkta bırakılan ve tartışılması istenmeyen konular gittikçe çoğalıyor.
Her şeyden önce, bugün barış şartının demokrasinin yok edileceği bir başkanlık sistemine bağlanmasının nedenini anlayamıyorum.
Barış ve başkanlık ne zaman birbirinin vazgeçilmez parçaları haline geldi?
Kuvvetler ayrılığını ortadan kaldıracak ve yargının denetimini “başkana” verecek bir baskı rejimi neden barış için vazgeçilmez şart?
Demokrasi ve barış niye birbirinin zıddı iki kavram gibi sunuluyor?
Kavrayamıyorum…
Demokrasi olmadan barış nasıl olacak?
Demokrasiyi yok ederek barış yapacaksak o “barıştan” sonra insanlar nasıl özgürleşecek?
Özgürleşemeyecekse o barış nasıl kalıcı hale gelecek?
Özgürlük olmadan barış olur mu?
Bugün özgürlüğe doğru mu gidiyoruz?
Bütün yönetimin ve iktidarın tek bir adamın elinde toplanacağı bir sistemde Türk ve Kürt vatandaşlar nasıl özgür olabilecekler?
Yargının denetimini siyasi iktidara verirseniz muhalifler nasıl konuşacak, nasıl eleştirecek?
Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’nun savunduğu “başkanlık sistemine” sahip bir tek demokrasi var mı yeryüzünde?
Bütün bu sorular aklımda dolaşıyor ve kimse bu soruları konuşmuyor, kimse bu soruların cevabını vermiyor.
Hatta bu soruların sorulmaması isteniyor.
Niye sormamamız gerekiyor?
Niye susmamız gerekiyor?
Neden demokrasiyi savunmamalıyız?
Neden demokrasiyi ve barışı birlikte istemeyelim?
Silahlar sussun.
İnsanlar artık ölmesin.
Bunu sağlayan her adım herkesin ortak arzusu, bu adımdan sonra da bir daha silahlara asla ihtiyaç duyulmayacak ortak bir demokrasi kurulması için elele verilsin.
Herkesin eşit ve özgür olacağı bir demokrasiyi sağlayacak bir anayasa yazılsın.
Anayasa yapılmadan gerçek barış olabileceğine siz inanıyor musunuz gerçekten?
Anayasa yapılırsa barış gerçek ve kalıcı olur.
Ne yazık ki bugün böyle bir gelişmenin işaretleri yok ortada.
Tam aksine.
Türkiye’yi demokrasiden uzaklaştıracak bir anayasa süreci, barış süreci ile atbaşı gidiyor.
İşte ben de demokrasisisiz bir barışın nasıl olabileceğini kavrayamıyorum.
Hiçkimse eşit olmayacak, hiçkimse özgür olamayacak ama barış olacak.
Sanki savaş, bu ülkede çok fazla özgürlük ve eşitlik olduğu için çıktı.
Sanki otuz yıldır insanlar başkanlık sistemini getirebilemek için ölüyor.
Demokrasiyi tümden yok edip başkanlık sistemini getirince mi barışa kavuşacağız.
Başkalarını bilmem, ben barışı ve demokrasiyi birlikte istiyorum.
Siz istediğinizden vazgeçin, ben bu ikisinden de vazgeçmem.
Çünkü biri olmazsa öbürünün de
kalıcı olmayacağına inanıyorum.
Çok mu abartıyorum sizce?
Yoksa sadece bu sessizlikte çok mu sesim çıkıyor…