Ölümün de bizler gibi ilkel bir şey olduğu keşfedilecek mi?

Haberin Devamı

Aslında size Serafettin Elçi’yi… Dün gazetelerde fotoğrafını gördüğünüz bütün o parti liderlerinin onun için yan yana geldiği insanı anlatacaktım…

Ama sonra bir gün daha beklemeye karar verdim…

Cizre’de cenazede olanlarını da öğrenmek istedim.

Şimdiden yayılan haberlere göre polis cenaze için toplananlara biber gazı sıkmış bile…

Tam da Serafettin Elçi’nin kendi cenazesinde bile olmasından korktuğu şey olmuş.

Umarım bu yazıyı siz okuyana kadar yeni ve üzücü birşey daha olmaz.

***


Dünya ne kadar hızlı değişirse değişsin hiç değişmeyen şeyler de var…

Ölüm, mekan, zaman.

Hep aynı yuvarlak dünyanın üzerinde hep aynı hızla akan zamanın içinde ölüme doğru akıyor işte hayatlarımız…

Hikayelerimiz farklı sadece ama aslında onlar o bile çok da farklı değil bana sorarsanız.

Merak ediyorum insanoğlu mekanı değiştirdiğinde mesela uzayda yaşam başladığında ona bağlı olarak ölüm de değişecek mi acaba?

Acaba bizden yüzyıl belki de elli yıl sonra yaşayanlar sevdiklerini kaybetmeyecek mi acaba?

Ölüm onların hiçbirine uğramayacak mı?

Eski demode ilkel uygarlıkların yaşadığı birşey mi olacak ölüm?

Ölüm bütün evrene ait bir gerçek mi yoksa sadece dünyalıları ilgilendiren bir son mu?

Dünyada her şeyin bir sonu var.

Sonsuz dediğimiz uzayda da herşeyin bir sonu var mı acaba?

Yoksa orada sonsuz hayatlar da bulunuyor mu?

Zamanın ve mekanın bizim dünyadakinden farklı olduğu yerlerde hayat ve ölüm neye benziyor acaba?

Şimdi uzayda hayat var mı diye soruyoruz?

Bir zaman sonra belki uzayda ölüm var mı diye de soracağız?

***


Ankaraya cenaze evine doğru giderken bunları düşünüyordum işte…

Ölümün de bizler gibi ilkel bir şey olduğu keşfedilecek mi yıllar sonra acaba diyordum.

Sonra bir de bizim ülkemiz gibi yerlerde zaman, mekan, ölüm üçgeninin sınırları nasıl da dar diye geçirdim içimden…

En başta devletin bu üçgeni hepimiz için nasıl daralttığını düşündüm.

Ben yıllar sonra acaba ölüm ilkel bir şey kalacak mı diye düşünürken bizim ülkemizde yaşamın nasıl ilkel bırakıldığını hatırladım.

Ne çok güç var değil mi bizim ülkemizde o üçgenin sınırlarını özellikle daraltan?

Üçgenin uçlarını değiştiremezsiniz belki ama üçgenin içindeki hayatı değiştirebilirsiniz çünkü, daraltabilirsiniz ya da genişletebilirsiniz.

***


Havaalanında oturmuş bu yazıyı yazıyorum…

Önümden mekanını değiştirecek pek çok hayat geçiyor…

Birazdan her biri farklı bir mekanda olacak…

Zaman, mekan, ölüm üçgeninin bir ucunu hiç olmazsa biraz daha parlatacaklar…

Bu ülkedeki hayatın darlığını düşünüyorlar mı acaba, bilmiyorum.

***


Ben kederliyim.

Türkiye çok dürüst ve yürekli bir insanını kaybetti.

Size o insanı, kaybımızın ne kadar büyük olduğunu anlatacağım.

Onu huzur içinde sonsuzluğa uğurlayalım ve ben şu durmayan göz yaşlarımı durdurabileyim.

Ondan sonra, daha yılarca konuşulacak, konuşulmayı hakeden bu insanın hikayesini, böylesine dar bir sütuna sığabildiği ölçüde size yazacağım.

DİĞER YENİ YAZILAR