Bunca acının arasında yine de bir ara gülümsedim hatta güldüm...
Ne zaman mı?
Televizyonda Kemal Kılıçdaroğlu’nu Van Erciş’te etrafındakilere ‘Ben Ercişli sayılırım ilkokula burada başladım. Buranın ayrı bir önemi vardır benim için’ derken izlediğimde.
Neden mi?
Çünkü arkasından ‘Ay pardon Eğridir’di o ama ne fark eder, ha Erciş ha Eğridir... Zaten bu ülkede tek eğri başbakandır başbakan’ deme ihtimali olduğu için...
Ya da ne derse desin ülkedeki tüm yönetim zaafiyetine rağmen inandırıcı olamamasından... Erciş’te ilkokula başlamasına bile kuşkuyla baktığımdan...
Ya da her zaman konuyu kendine yonttuğu için...
Tanınmış Fransız mizahçısı Marcel Ayme’in çok sevdiğim Duvargeçen diye bir kahramanı vardır...
Hayatım boyu en olmak istediğim kahramanlardan biri olmuştur... Çocukluğumdan beri...
Çünkü eğer meraklı ve incelemeyi seven biriyseniz mutlaka Duvargeçen olmak istersiniz...
Duvargeçen adından da anlaşılacağı üzere hiç görünmeden duvarların arasından geçebilen, istediği yere istediği zaman giren, istediği zaman çıkan, istediği herkesi izleyen biri.
Ben de Kılıçdaroğlu’nun maceralarını duydukça Duvargeçen olup onu izlemek istiyorum...
Deprem nedeniyle çok da konuşulamadı ama iki gün önce CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, parti meclisine Kürt sorununun çözümüyle ilgili öneriler sundu.
Gerçi adına rapor bile diyemedi CHP’liler bunun.
‘Kişisel görüştür’ deyip kendi aralarında kavga ettiler.
Sezgin Tanrıkulu şunu önermiş kısaca, ‘Hakikatleri araştırma komisyonu kurulsun, seçim barajı düşürülsün, yerel özerklik olsun, Kürtçe müfredat da olsun.’
Sezgin Tanrıkulu CHP Genel Başkan Yardımcısı...
Silivri ‘hayranı’ Süheyl Batum’un olduğu bir partide yönetici...
Ve bu partinin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu...
Ne düşünürsünüz bu ekip için... Demokrasinin canlı örneği...
Ama öyle değil...
Öyle olmuyor...
Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi tam bir karmaşa...
Kılıçdaroğlu’nun hiçbir konuda olmadığı gibi Kürt sorununda da kesin bir kararı yok...
Hatta bir fikri bile yok sanki...
Duvargeçen olup işte bunu görmek istiyorum... Gerçekten fikri mi yok yoksa bir karar vermeye cesareti mi yok?
Kendi aralarında güçlü görüş ayrılıkları olan bir parti, bir de iktidar partisiyle beraber anayasa hazırlığı yapacak...
Nasıl olacak bu?
CHP’nin net bir tavra ihtiyacı var bence.
Ama Kemal Kılıçdaroğlu hükümetle “laf çakıştırma” yarışı içinde...
Bunun ötesine geçecek bir üslubu ve birikimi açıkçası var gibi de gözükmüyor bana.
‘Erciş’te ilkokula başladım’ dediğinde gülümsüyorum farkında olmadan...
Arkasından “Eğridir” dediği gözümün önüne geliveriyor çünkü...
Duvargeçen bir olsam...
Belki anlardım Kılıçdaroğlu aslında Sezgin Tanrıkulu’nun önerileri hakkında ne düşünüyor...
Çünkü ben Kılıçdaroğlu’nun davranışlarından ve CHP’nin politikalarından bir şey anlayamıyorum.
Sözleri beni gülümsetiyor ama ne yazık ki şu sıralarda yaşadıklarımızın “komediye” pek tahammülü yok.
Biraz ciddiyet gerekiyor...
O da görünürde pek yok.
Gerçekten İslami kesim Kürtler için ne düşünüyor?
Dün Taraf Gazetesi’nde Alper Görmüş çok ilgimi çeken bir şey yazdı...
Ben duymamıştım...
Belki siz biliyorsunuzdur... Samanyolu Televizyonu’nda Şefkat Tepesi adlı diziyi...
Alper Görmüş de duymamış, bir okur mailiyle öğrendiği zaman da hemen internetten dizinin bazı bölümlerini izlemiş.
Ben de aynen öyle yaptım...
Ve Müge Anlı’nın ırkçılığının tartışıldığı şu günlerde, gördüklerime inanamadım...
Böyle net, Kürtlere karşı nefret söylemi hem de İslami zemini olan bir kanalda... Çok tartışılması gereken bir konu gibi geldi bana.
Ama kimse duymamış, kimse bilmiyor diziyi...
Herhalde Samanyolu izleyicisi durumdan memnun, reytingleri iyiymiş dizinin...
Sonra Emre Aköz’ün yazısına takıldı gözüm...
Sanırım algıda seçicilik...
Geçenlerde İslami kesimin sevilen ismi Cemal Uşşak’ın ‘Biz dindarlar, Kürtlerin acısını yeterince hissedemedik’ dediğini okudum...
Fethullah Gülen de önceki gün “anadilde eğitimi” destekleyen bir yazı yazdı.
Gerçekten İslami kesim Kürtler için ne düşünüyor?
CHP’nin bir Kürt politikası yok da, İslami kesimin ya da AKP’nin var mı peki?
Bir yandan Gülen cemaatine yakın Samanyolu TV böylesine ırkçı bir dizi yapıyor, bir yandan Gülen, Kürtçe eğitimi destekliyor.
Cemaati, Gülen’den geri gibi gözüküyor.
Acaba, saygıdeğer dindarlar “ırkçılığın” günah olduğunu bu ülkenin dindarlarına anlatabilecekler mi?
Dindarının bile ırkçılık yapabildiği bir ülkede durumumuz zor çünkü.