Sanırım astroloji gerçekten her şeyi belirliyor...
Bilgisayarım kitlendi, tek bir komut almıyor... Sebepsiz, öylesine, aniden bozulmak istedi...
Çünkü onu kimse bozmadı, başına hiçbir şey gelmedi... Düşmedi, bir virüse maruz kalmadı...
Ama beni dinlemiyor artık...
Koca birgün onunla uğraştım ama olmadı...
Sonra internet kesildi ya da çok yavaşladı...
Yazıyı gönderme vaktim yaklaştıkça sanki her şey daha da karıştı...
En sonunda ‘bir giriş yaz mesaj at altına da eski yazılarından birini koyalım’ dedi gazeteden aklına güvendiğim bir arkadaşım...
Ben de size bu yazıyı seçtim...
Aradığı gücün kendinde olduğunu unutanlar için...
***
‘İnsan kendisini inşa eder’ dedi babam geçen gün bir deniz kenarında buluşup sohbet ederken…
‘Kendini yaratır, kendisi karar verir nasıl biri olacağına’ dedi.
‘Kendini yaratacaksın başka hiç bir çare yok, tembelliği bırakıp inşaata girişeceksin ve istediğin hayatı kuracaksın. Bunu yapmazsan, bütün hayatını el değmemiş inşaat malzemelerinin ortasında, senden nasıl bir bina çıkabileceğini bilemeden üşüyerek geçirirsin. O malzemeler orada durur, sen de çamurlu bir şantiyede ümitsizce oturursun.’
Hayatın en eğlenceli oyunu bu belki de… Bizden ne çıkacağını, içimizde ne tür bir “bina” için yeterli malzeme olduğunu bilmiyoruz.
Bilmiyoruz hangi yeteneklerin başında sessizce beklediğimizi…
Aslında neler yapabileceğimizi… Gücümüzü, dayanıklılığımızı,cesaretimizi… Bilmiyoruz. Bilmeyi istiyoruz belki…
Ama bunun için uğraşmayı istemiyoruz…
Çoğumuz bir inşaata girişmek, kendini inşa etmek yerine, bir şantiye yerinde sızlanarak oturuyor.
***
İnsanın kendini doğurması herhalde bu hayatın en zor işi.
Hiç kıpırdamadan kadere boyun eğmek hatta bunun için büyük acılar çekmek bu oyunun en kolay parçası… Belki de o yüzden bulamıyoruz bizde saklı olanı.
Geçenlerde Muhammed Ali’nin bir belgeselini seyrettim… Muhammed Ali’nin dövüştüğü boksörler Muhammed Ali’yi anlatıyor… 10 eski rakibi.
Belgeselin tamamında hayatla ilgili sayısız akılda kalacak ‘an’ vardı…
Beni en fazla etkileyenlerden biri, o boksörlerden birinin gençken babasıyla yaptığı konuşma oldu.
Karısından ayrıldıktan sonra, çocuğuyla parasız ve mutsuz bir hayat süren ve sıkıntılar dayanamayacağı kadar zor bir hale gelince babasını arayıp yardım istemeye karar veren çaresiz boksörün hikayesi oldu beni en fazla çarpan.
Babasına ‘baba çok zor durumdayım, yanına gelmek istiyorum’ dediğinde babası ona ‘oğlum şimdi sana yardım edersem hayatın boyunca sana yardım etmek zorunda kalırım… Sen şimdi erkek ol, ayaklarının üstünde dur ve hayatını kur ’ diyor.
Aradan iki sene geçiyor, o çaresiz hayat yaşayan genç boksör dünya şampiyonu oluyor.
Mecbur kaldığında içindeki o büyük yeteneği keşfeden boksör, babasını aradığında hangi büyük yeteneğin kenarında durduğunu, kendinden nasıl bir bina inşa edebileceğini bilmiyordu.
Bizim gibi…
Aradığı gücün kendisinde olmadığına inanıyordu.
Bir “dünya şampiyonu” yaratacak malzemenin yanında ağlayarak oturuyordu. Hayat onu zorlayıp da inşaata giriştiğinde ise, kendisinden bir şampiyon inşa etti.
***
Çoğumuz, belki de hepimiz o boksör gibiyiz işte, bilmiyoruz kendimizden neler yapabileceğimizi.
Bilmiyoruz, gücümüzün hangi dertlerimize deva olabileceğini.
Ve hayat bunu size siz hareket etmeden söylemiyor ne yazık ki…
İnşaata girişmeden bunu öğrenmek mümkün olmuyor.
Kendinizle ilgili gerçeği bilmek mi istiyorsunuz?
Öğrenmek için, kolları sıvayıp kendini inşa etmeye girişmekten başka çare yok…
Siz bir şey yapmadan hayat size bir şey yapmıyor çünkü…