Kendini barışmayacak kadar cesur görenler!

Haberin Devamı

Kendi kendime konuşurum ben…

Kendi kendine konuşan çok insana da rastlarım sokaklarda…

Ve hep merak ederim ne diyorlar kendilerine acaba diye…

Bir arkadaşım “kendi kendime konuşmam ben, kendimle konuşurum, sorarım, cevap veririm, tartışırım, bazen cevabı çok beğenir alkışlarım bile kendimi” demişti.

Çok eğlenceli bulmuştum bu dediğini…

Sonra ben de bunu yapmaya başladım.

Ne zaman canım sıkılsa kendimle sohbet edip durdum hep. Çünkü kaçamıyorsun kendinden…

Ayaklanmış duygularımızın birbiriyle vuruştuğu koca bir savaş var içimizde, dinmeyen…

Ne istediğimize bir türlü karar veremediğimiz bir savaş…

Belki de o yüzden, belki de bir parça huzur için insanın kendisiyle sıklıkla konuşması gerekiyor.

***


En büyük savaşı içlerinde yaşayan bizler birbirimizle bu yüzden mi acımasızca savaşıyoruz acaba?

Bizi birbirimizle savaşmaya, insanları insafsızca öldürmeye bu içimizdeki savaşlar mı itiyor?

Bizi başkalarının acıları karşısında bu kadar merhametsiz yapan şey içimizdeki dinmeyen savaşlar mı?

***


Geçtiğimiz gece 30 genç çocuk öldü bu ülkede.

Türk ya da Kürt farkeder mi sizin için?

Benim için farketmez…

30 çocuk öldü…

Catışmada öldüler…

“Çatışma” sözcüğü yaşanan herşeyi normal göstermeye yetiyor bu ülkede…

Çocukların savaşma cesareti gösterdikleri bu topraklarda,büyükler barışma cesareti gösteremiyor.

İnançları uğruna ölümü göze alan Türk ve Kürt çocuklar kadar yiğit ve cesur değil barışma cesareti gösteremeyen büyükler benim için.

Kendi başımıza huzuru yakalamak için kendimizle konuşmamız gerekiyorken, çocuklar ölmesin diye bile birbiriyle konuşmayan Kürtler ve Türk yöneticiler korkaklar benim için.

Onlar barışmayacak kadar cesur zannetseler de kendilerini..

Aramızdaki en korkak kişiler onlar bana göre.

***


Yaşadıklarımızı değiştirebilmek için önce duygularımızı ve gizli düşüncelerimizi yeniden keşfetmemiz gerekiyor.

Kendinize sorun,korkmayın kendinizle konuşun…

Sorun kendinize, acıyı, sevinci, öfkeyi, pişmanlığı gerçekten biliyor musunuz diye?

Aslında hiçbirimiz bilmiyoruz.

Bilsek bunca gencin ölümüne dayanabilir miyiz?

Duygularını kaybetmiş bir toplum olmasak isyan etmeyi bu kadar unutabilir miyiz?

Kendi kendimize konuşabilsek, klişe laflarla,sahte gözyaşlarıyla 70 milyonluk bir ot demeti gibi sürdürebilir miyiz hayatı?

***


Farkında değil misiniz sırf soru sorulmasın diye bir hayat inşa ediyorlar bize…

Sorudan korkuyorlar…

Sorulmasın istiyorlar hiçbirşey?

Kendi kendimize bile konuşmamızı engelliyorlar…

Daha çocukluktan itibaren öyle bir kireç banyosundan geçiriyorlar ki, öyle bir taşlaştırıyorlar ki zihnimizi kendimizle bile konuşamıyoruz, doğru soruları kendimize bile soramıyoruz, gerçekleri kendimize bile söyleyemiyoruz.

En çok kendimizden saklıyoruz gerçekleri…

Kendimizle konuşmalıyız, kendmize gerçekleri söylemeliyiz, kendimize bu çocukların niye öldüğünü sormalıyız…

Sonra belki başkalarıyla da konuşur ve bu çocukları kurtarabiliriz.

DİĞER YENİ YAZILAR