Kafka sever misiniz?
Ben severim, üstelik korkunç baş ağrıları çekmek gibi ortak dertlerimiz de olduğu için kendime yakın hissederim.
Son zamanlarda sık sık Kafka’nın yazdıkları aklıma geliyor.
1 Kasım seçimlerinden sonra neredeyse ülkenin yüzde ellisinde görülen yılgınlık duygusuna, bir de garip “suçluluk” duygusu eklendi sanki...
Her türlü aksaklıkta, yönetenler değil yönetilenler suçlanıyor…
Onlar da bu suçlamanın altında eziliyor.
***
Kafka, Dava romanında suçlanan insanı olağanüstü anlatır...
Ne suçlayan bellidir, ne suç ama suçlu açıktır…
Ama işin ilginç kısmı, kişinin de kendisinden kuşkuya kapılmasıdır.
Suçlanan önce biraz dirense de ağır ağır kendi suçluluğuna inanır.
Suçlu, suçlandığı için suçludur sanki…
***
Kendimizi suçlu hissetmemiz için suçlanmamız yetiyor genellikle, ne garip...
Sevdiğimiz adam, aşık olduğumuz kadın, annemiz, babamız, öğretmenimiz bizi suçladığı anda sarsılırız…
İnanırız çünkü…
Kendimizi bizi suçlayana tutsak, karşımızdaki kişiyi de efendimiz sanırız…
Hep merak ederim; İnsanlar genellikle suçlu oldukları için mi suçluluk duygusuna kapılır yoksa suçlandıkları için mi diye?
***
Bana hep suçlanmak, insanın kendisini suçlu hissetmesi için yeterli gibi gelir.
Bazen sevdiğiniz biri tarafından, bazense tanımadığınız insanlar tarafından suçlanmak suçluluk duymanıza yeter...
Bizim gibi beyinselliğin değil de yalanın, fikrin değil de tavrın, gerçeğin değil de gösterişin, şeffaflığın değil de sahtekarlığın olduğu toplumlarda suçlanmak yeter suçlu olmamız için.
***
İşte bizim gibi ülkelerde
iktidarlar da bu duygudan yararlanarak
yönetiyorlar ülkelerini.
Bazen günahkar olmakla, bazen
solcu olmakla, bazen dinci olmakla,
bazen özgür olmakla, bazen bölücü
olmakla, bazen doğruları
söylemekle suçluyorlar bizi...
Biliyorlar çünkü bu suçlamanın
toplumda bir iz bırakacağını, gizli bir
suçluluk duygusu ve suçlayana sığınma
isteği yaratacağını.
Ama bu suçluluk duygusuna
yenilmek zorunda mıyız?
Bence esas soru bu.
***
Hukukun doğru dürüst işlemediği, gazetecilerin gazetecilik yaptıklarıiçin suçlandığı, yozlaşmanın alabildiğine yayıldığı, savaşın eşiğinegelmiş bir
toplumda suçlu biz miyiz?
Yoksa bütün bunları yapıp bir de
bizi suçlayanlar mı?
Bu soruya galiba kararlı bir
şekilde cevap verme zamanı geliyor.