Hep aynı yıla hep aynı güne uyanmak

Haberin Devamı

Bunu daha önce de yazmıştım sanırım…

Ya da çok sık aklımdan geçirdiğim için yazdığımı zannediyorum.

Washington Irving’in Amerikan edebiyatının klasiklerinden sayılan bir hikâyesi var.

Hikâyenin adı Rip Van Winkle.

Hikâyenin adı aynı zamanda kahramanının da adı.

Rip Van Winkle birgün avlanmak için dağa çıkar.

Orada tuhaf giyimli, tuhaf görünümlü birilerine rastlar.

Onların yaptığı eğlenceye katılır. Kendisine verilen içkiyi içer. Ve uykusu gelince bir kenarda sızar.

Uyandığında o adamların hiçbiri yoktur etrafta.

O da kalkar kasabasına geri döner.

Evini arar bulamaz. İnsanları tanıyamaz.

Hiçbir şey tanıdık gelmez…

Her şey değişmiştir…

Sonunda anlaşılır ki iki saat uyuduğunu sanan Rip Van Winkle yüz sene uyumuştur aslında.

***


Bizim de birer Rip Van Winkle olduğumuzu düşünüyorum ben.

Yaşadıklarımıza, acılarımıza, hayatlarımıza, yalanlarımıza bakınca yüzyıl boyunca Rip Van Winkle uykusunda olduğumuzu anlıyorum.

Ama bizi değişenler değil, değişmeyenler şaşırtıyor.

Evler, arabalar, telefonlar, uçaklar, bilgisayarlar, elbiseler, konuşmalar hatta ülkeler bile değişmiş ama…

Sorunlar, düşmanlıklar, yasaklar aynı.

Türkiye’yi yönetmeye talip herkeste aynı İttihatçı zorbalığı, aynı ırkçılık, aynı sertlik, aynı “ben bilirimcilik”, aynı “benim dediğimi yapacaksınız”cılık, insan hayatlarına karşı aynı hoyratlık, aynı devlet hayranlığı, kendisine benzemeyene karşı aynı düşmanlık.

Her şey değişmiş…

Ama hiçbir şey değişmemiş.

***


Dünyanın Rip Van Winkle’ı gibiyiz…

Birileri dünyayı değiştiriyor icatlarıyla, bizler de yüzlerce yıllık uykumuzdan uyanıp onun yarattıklarına bakıp hayatlarımızı değiştiriyoruz güya…

Ama düşmanlıklarımız ve acılarımız hep aynı kalıyor…

Biz evimizi bulabiliyoruz…

Ama adaleti ve özgürlüğü hiç bulamıyoruz bu ülkede.

***


Size de olur mu bilmem, bazen tanımadığım ama tuhaf bir şekilde nedense çok yakından tanıdığımı sandığım insanların ölümü, gerçekten tanıdığım insanların ölümü kadar, hatta kimi zaman onların ölümünden bile daha fazla sarsarbeni.

Çok yakınım olan birini kaybetmiş gibi hissederim.

Ölüm oruçlarında olan herkesi çok yakınım gibi hissediyorum…

İnandıkları şey uğruna ölüme kafa tutan o insanları aklımdan çıkaramıyorum…

Daha yüzyıl önce sahip olmaları gereken haklar için bugün hâlâ ölmeyi göze almaları gerekiyor.

O insanların ölme sınırına geldiği şu günlerde, içim acıyla kavruluyor, hâlâ yüzyıl öncesinin kavgasında insanları kurban ediyoruz diye.

***


Yeniden uyumak istiyorum.

Uyandığımda adil, eşit, özgür, insan hayatına değer veren, savaşsız bir ülke bulmak istiyorum.

Bunu da “yüzyıl sürmeyecek” bir uykudan sonra görmek istiyorum.

***


Ne bitmez bir yüzyılmış bu Türkiye’nin yüzyılı…

Uyu, uyu, istersen yüzyıl uyu, hatta istersen yüzyıl yaşa…

Hep aynı yılda, hep aynı günde uyanıyorsun.

Hâlâ buna hayat diyoruz biz de işte…

Siz bir şey söyleyeyim mi, insanlar sahip olamaları gereken hakları yüzünden öldüğü sürece bu ülkede, hiçbirimiz gerçekten yaşamış sayılmayacağız…

DİĞER YENİ YAZILAR