Fazla değil isteğimiz aslında…
Belki sadece sevilmek…
Belki kalabalıklar tarafından sevilmek, belki sadece biri tarafından sevilmek.
Belki severek yapacağımız bir iş…
Belki mutlu bir evlilik…
Belki de sadece birazcık huzur.
Kalın gövdeli uzun ve yaşlı ağaçların serin gölgeliğine uzanıyorum öğleden sonraları.
Yanımda ağzına beyaz dantel bir örtü örtülmüş bir sürahide limonata, birkaç kitap, kitap okurken ağırlaşan gözlerimi uykuya bırakırken kafamın altına koyarım diye bir yastık ve bir kültablası…
Uykuya geçmeden önce hayal kurmayı seviyorum.
Ve her defasında fazla değil isteğimiz aslında diye içimden geçiriyorum.
İstediğimiz fazla bir şey değil.
Gün içinde neler geçiyor aklımızdan?
Neler istiyoruz?
İnsan bazen sadece kimselerin ona bir şey sormadığı küçük bir an istiyor…
Bazen kimselere bir şey söylemek istemiyor…
Bazen sadece hayal kuracak kendine ait bir zaman parçası istiyor belki de…
“Küçük”, önemsiz hayallerimizden pek konuşmuyoruz.
Böyle karışık zamanlarda sadece insanın kendine ait küçük hayalleri pek yer bulamıyor hayatın içinde.
Bir ağaç altında uyumayı kaçımız hayal ediyoruz hayatın bu zorluğu içinde…
Kaçımız ayağımızı denize sokarak sohbet etmeyi hayal ediyoruz hayatın bu keşmekeşi içinde…
Böyle şeyleri hayal ettiğimizi kaçımız söylüyoruz?
Sürahiden yanımda duran bardağa limonata döküyorum… İçmek istediğimden değil ,ağaçlar altında limonata içme fikrini seviyorum.
Çocukluğumdan beri sevdiğim bu minicik hayali gerçek yapmayı seviyorum.
Acaba kaç hayalimiz gerçekleşmiştir?
Kaçı gerçekleşemeden unutulmuştur?
“Düş, varolan en gerçek şeydir”yazıyordu okuduğum kitapta, çok sevmiştim bu lafı.
Ben hayal kurmayı çocukluğumdan beri çok severim.
İnsanların kurduğu düşlerin gücüne inanırım.
Bugün etrafta gördüğümüz her şeyin zamanında birilerinin düşü olduğunu bilmek beni hep heyecanlandırır.
Hayat giderek ağırlaşıyor bu ülkede…
Hayallerimiz eksiliyor, sessizleşiyor, öksüzleşiyor.
‘Bir hayalim var’ diyen insanlarla karşılaşmıyorum uzun zamandır…
Hayallerin gerçekleşeceğine inananlara rastlamıyorum.
Hayaller bazen gerçek olur.
Ama gerçekleşmesi için önce bir hayal olması gerekir.
İstediğimiz fazla birşey değil.
Uğruna ölünecek bir hayat değil, uğruna yaşanacak bir hayat istiyoruz…
İçine limon parçacıkları atılmış limonatalar hayal ediyoruz…
Bir ağaç gölgesinde uyumayı, sevdiğimiz birinin yanımıza gelip üzerimize bir şey örtmesini istiyoruz…
Yan komşu patlıcan kızarttığında burnumuza gelen o kokuyu özlüyoruz…
Sevdiğimize sarılmayı ve öylece kalmayı istiyoruz.
Kim bizi inandırdı istediklerimizin fazla şeyler olduğuna?
Bize kim söyledi hayal kurmak kötüdür diye…
Hayal kurmalı insan.
Herkese ve her şeye inat hayal kurmalı.
Bazen büyük hayaller, bazen küçük hayaller.
Hayat, geniş bir boşluğun içinde sizin yerleştirdiğiniz hayallerden oluşmuş taşlara basarak ilerlemeli.
En azından öyle ilerleyeceğini hayal etmeli insan.
Hayallerimiz bile eksiliyor sessizleşiyor, öksüzleşiyor…
Haberin Devamı