Artık hayal kurabiliriz…
Kristal küreyi kırdı çünkü bunlar, ne kadar yapıştırmaya uğraşsalar da başaramazlar artık.
Bana sorarsanız bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olamaz.
Geçmişin bütün sefaleti ortaya çıkıyor…
Er ya da geç bizden saklanan her şeyi öğreneceğiz.
Hatta ben bu zamanın, çok ilerde olmadığını düşünüyorum.
Bu kavga bu ülkenin kurtuluşu olacak belki de…
Ama geçmişin içinde binlerce börtü böcek kaynayan karanlığını görmek, bundan aydınlık bir gelecek çıkartabilirsek önemli.
Bir sistemin bütünüyle cerahatlendiğini, o sistemin içinde iktidar olmaya çalışan herkesin sonunda mikrop kaptığını görerek anlıyoruz.
Askerlerden sonra muhafazakarların da aynı yollardan geçtiğini izlemek, aynı baskıları aynı yöntemlerle uyguladığına tanıklık etmek, sadece iktidar sahiplerinin değil bütün sistemin bozuk olduğunu gösteriyor bize.
İktidara kim gelirse oyun aynı oyun.
Yaptıkları baskıları savunma biçimleri, tehditleri, demagojileri bile aynı.
Bir sistemin bitişinin işaretleri bunlar bence.
O yüzden hayal kurmanın tam zamanı.
Yeni bir sistem, yeni bir hayat, yeni bir ülke hayal etmeliyiz artık.
Hayallerimizi, isteklerimizi arka arkaya sıralamalıyız.
Yeni anayasa yapmalıyız, her türlü fikir serbestçe söylenebilmeli, her inanç, her ırk özgür ve eşit olmalı, her türlü fikrin partisi kurulabilmeli, böylece birilerinin ‘aslında yasak fikirler taşıdığına’ dair kuşkulardan herkes kurtulmalı.
Bütün yasaklar kalkınca derin bir nefes almaz mı bu memleket?
Adalete güven yeniden ülkeye yerleştirmeli.
Eğitim anlayışını baştan sona değiştirmeli, itaatkar robotlar yerine düşünen tartışan karşı çıkan yaratan insanlar yetiştirmeli.
Güçlü bir ordumuz olmalı, siyaseten değil askeri zekası ve donanımı güçlü bir ordumuz.
Polis teşkilatı yeniden kurulmalı… Onlara iyi maaşlar verilmeli, topluma saygılı olmayı öğretmeli.
Herkes hukuka güvenebilmeli.
Simdi hayal kurma zamanı.
Eski bitiyor çünkü, şimdi yeninin zamanı.
Belki biraz daha vakit alacak bunun olması ama bana inanın bir değişimin başlangıcı bu, eskinin böylesine kirlendiğini görmek, elle tutulamaz bir hale geldiğini anlamak, yeni bir şeyler yapmak gerektiğinin toplumca kabul edilmesi için büyük bir adım.
Ama hayallerimize uygun bir gelecek kurabilmek için bütün gerçekleri ve yalanları görmek, hepsiyle yüzleşmek gerek.
İktidar, gerçekten demokrat mı?
Hukuktan, özgürlükten yana mı?
2004 yılında Milli Güvenlik Kurulu’nda alınan ve altında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası da bulunan ‘Gülen’i bitirme kararı’ ortaya çıkınca iyice anladık ki değilmiş.
Peki başbakanın ‘ kardeşlerine bağlı bir yiğit’ olduğu gerçek mi?
Başbakanın güç karşısında neden dik duramadığı, o imzayı niye attığı, niye uygulamaya devam ettiği, niye ‘uygulamadık’ diye yalan söyledikleri medyada hiç sorulmadı, yüksek sesle sorgulanmadı. ‘Dönemin zorluğu, normal’ dendi…
Peki medya gerçek bir medya mı, mesleğinin kurallarına uyuyor mu?
Bu olaylar karşısında susan milliyetçişi gerçekten milliyetçi, solcusu gerçekten solcu, liberali gerçekten liberal, dindarı gerçekten dindar mı?
Hiçbiri göründüğü, görünmek istediği gibi değil.
Bu sistem herkesi kirletmiş, herkesi sahteleştirmiştir, herkesi büyük bir yalanın parçası haline getirmiş.
Bu üzücü bir gerçek.
Ama bu gerçeğin nihayet böylesine ortaya çıkması ümit verici.
Yeni bir hayata nasıl ihtiyacımız olduğunu hepimize anlatıyor çünkü.
Şimdi hayal kurabiliriz.
Özgür ve mutlu bir toplumun hayallerini kurmanın zamanı şimdi…