Gerçek kahraman böyle dövüşmez!

Haberin Devamı

Size benzemeyen bir adamı ya da kadını sevebilirsiniz ama ölçüleri sizinkine benzemeyen bir adamı ya da kadını kolay kolay sevemezsiniz… Düşünceleri sizinkine benzemeyenlerle değil benzer seviyelerde olmadıklarınızla anlaşamazsınız…. Öyle değil mi?

Özellikle kadınlar, erkeklere biraz daha fazla bu gözle bakar…

Geçen sabah yürüyüş yaparken bir hanımefendi önümü kesti…

Ki bu günlerde sabah yürüyüşlerinin, manav alışverişlerinin, kuaför sohbetlerinin hatta aşkın bile konuları giderek değişti, gerçi birkaç yıldır giderek değişiyor konular ama şu son 10 gündür neredeyse başka hiçbir şey konuşulmuyor gibi…

Cemaat mi haklı, hükümet mi bu kavgada?

Paraları çaldılar mı, çalmadılar mı?

Çok yeni laflara pek rastlayamıyorum bu konuşmalarda, herkes kime kızıyorsa onun karşısındakini tutuyor… Ötekinin ‘ölmesini’ istiyor. Ama geçen sabah duyduğumda önce güldüğüm, sonra da üzerinde uzun uzun düşündüğüm bir şey oldu.

Önümü kesen hanım efendi bana ‘Sanem Hanım, ben ne Tayyip Erdoğan’ı, ne Fetullah Gülen’i destekliyorum, kesinlikle haklısınız taraf olmamız çok saçma, ikisi de çok kötü. Ama size bir şey söyleyeyim mi, böyle kavga eden erkekleri beğenmez zaten kadınlar… Beğenmediler mi de desteklemezler’ dedi gülerek.

Hepimiz güldük.

Sonra ben arkadaşıma döndüm‘ne kadar doğru söylüyor, böyle kavga eden erkekleri beğenmez kadınlar gerçekten. Erdoğan’ı destekleyen kadınların oyu düşüyor mu, çıkıyor mu acaba şimdi merak ettim’ dedim.

O da bana ‘ben kavga eden erkek sevmem ama kavga edeceksen, savaş çıkartacaksan, dövüşeceksen, her şeyden önce yenilmeyi de yenmeyi de bileceksin… Yoksa dövüşmüş sayılmazsın, çocuk gibi tepinmiş olursun. Kadınlar kahraman sever’ dedi.

Gerçekten de hiçbir kitapta düşmanının ölümünü parmaklarını şıklatarak, havalara zıplayarak kutlayan, kendi yenilgisini bağırış çağırışla, küfürlerle karşılayan bir kahraman görmedim ben. Hiçbir filmde, aslında hayatta da öyle ya, bu tarz bir erkeğe delice aşık olmuş bir kadın da görmedim.

Adını hayatından önemli bulan, düşmanlarını kendisi kadar önemseyen kahramanlara ve onlara çok aşık kadınlara rastladım sadece.

Belki de o yüzden filmleri ve kitapları hayatın kendisinden hep daha fazla sevdim.

O adamları ve o kadınları takip ettim hayatım boyunca.

Horoz dövüşlerine benzer düşmanlıkları ciddiye almadım. Kolay kazanılan galibiyetlerle övünenleri kahraman olarak görmedim.

Böyle adamları seven kadınların aşk acılarına aldırmadım. Benim kadınlarım ve benim adamlarım her zaman adını hayatından önemli bulan, ölmekten korkmayan, yenildiğinde onuruyla yenilen, yendiğinde vakur olabilen insanlardı. Gerçek hayatın sığlığına bir türlü alışamadım o yüzden. Kitaplar ve filmler, zekanın ve zarafetin çekiciliğini gösterdi bana. Nerede bir hamlığa rastlasam, gerçek bir kahramana rastlamadığımı da anlarım o yüzden.

Kendi yenilgisine ağlamayan, düşmanının yenilgisine gülmeyen adamlardan kahramanlar çıkıyor.

Kadınlar o adamlara tutkuyla aşık oluyor.

Hiçbir kadın düşmanını pusuyla yenen bir adamı sevmez bana kalırsa…

Kadınlar düşmanıyla göz göze savaşanları, mağlubiyetini de, galibiyetini de olgun bir gülümsemeyle kabul edenleri sever.

Bizim hayallerimizdeki erkekler çıkarları için kavga eden değil, haklı olduklarına inandıkları için savaşan erkeklerdir.

İsimlerini, inançlarını, onurlarını çıkarlarından daha kıymetli gören erkeklerdir.

Öyle erkekler az ama varlar.

Bu eğilip bükülen, bir günlük çıkarı için geçmişinden ve geleceğinden vazgeçen, bütün ilkelerini pazara çıkarıp satan, adını lekeleyen kirli erkek kalabalığında kadınların bunaldığını hissediyorum.

Onun için çok merak ediyorum kadınların sıkılmışlığı siyasete nasıl yansıyacak acaba diye.

DİĞER YENİ YAZILAR