Perşembe günü Ankara’da yapılan Olağanüstü Futbol Genel Kurulu’nu dikkatle izledim.
O kadar sıkıcı bir şeyi izlememin nedeni, sırlara meraklı olmamdan aslında...
Futbol dünyasının sırlarının, o “Türk futbolunu kurtaralım” yalanının yolunu kaybetmiş didişmeleri arasında olduğuna inanmamdan...
Ama tıpkı sizin gibi benim de kafam daha da karıştı izleyince.
Benim anladığım şuydu: Şikeye adı karışan kulüpleri küme düşürmek istemeyen M. Ali Aydınlar, UEFA’dan da onay alarak 58. maddeyle ilgili yeni bir değişiklik metodu üretmişti.
Kulüpler küme düşmeyecek, sadece puan silinecekti suçun derecesine göre...
Zaten bir de play-off üretilmişti daha önceden, neredeyse F. Bahçe bile zarar görmeden bu işten sıyrılacaktı.
Ve 250’ye yakın delege bunu oylayacaktı.
Zaten hepsi bunu istiyordu...
Ama işler öyle olmadı.
Öneriye karşı çıktığı bilinen, “Şike dosyasında benimle birlikte 7 kulüp daha var. Beni düşürecekseniz, herkesi düşürün bakalım” diyen F.Bahçe ve “Bizim bu taraklarda bezimiz yok. Kimseye acımayın” diyen G.Saray dışında öteki kulüpler de bu değişikliği istemediler.
Zaten taban tabana zıt beklentilerinin olduğu bir konuda, bu iki kulubün aynı noktada olması işin anladığımızdan daha karışık olduğunu gösteriyordu aslında...
Ve yapılan oylamayla 58. maddenin değiştirilmesi kabul edilmedi.
Ama bunu isteyen kulüplerdi aslında...
Peki orada bu kulüpler birden neden fikir değiştirdi?
F. Bahçe’ninki kolay anlaşılıyor.
Zaten genel kurulda dört yönetici Nihat Özdemir, Ali Koç, Abdullah Kiğılı ve Cihan Kamer kürsüden Aydınlar’a fena yüklendi.
Dediler ki “Bize iyilik yapıyormuş numarasını bırakın. Trabzon ve Beşiktaş dahil toplam 8 kulübün ismi şikeye karışmış. 58. maddeden dolayı bize ceza verecekseniz, aynısını diğer 7 kulübe de vereceksiniz. Dolayısıyla, bu genel kurulun ruhuna karşıyız. Hiçbir şeyi değiştirmeyin, biz 58. maddenin aynen kalmasına razıyız.”
Tape tape şike konuşmaları olan F.Bahçe’nin bu özgüvenini “Demek ki suçsuzlar” diyerek açıklamak saflık olur.
F.Bahçe, Metris’te yatan başkanı Aziz Yıldırım’ın kumanda ettiği sert bir siyaset yürütüyor haftalardır.
Ve her yerde anlatıyorlar: “Bize bunu cemaat yaptı.”
Başbakan’ın ailesinden Göksel Gümüşdağ’ın Sporda Şiddet Yasası değişsin diye uğraştığı dönemde Şike İddianamesi’ne dahil edilmesi de, F.Bahçe ile Başbakan’ın yakınlaşmasını sağlamış anlatılana göre...
Aykut Kocaman, Rıdvan Dilmen, Nihat Özdemir, Cihan Kamer defalarca, Ali Koç ile Ali Yıldırım ise birer kez Başbakan’la görüşmüşler. Ve Başbakan F.Bahçe’nin küme düşmesini istemiyormuş.
Bu desteği arkalarına aldıkları için, M.Ali Aydınlar ile kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyorlar şimdi.
“Nasılsa beni düşüremeyeceksin, bari disiplin kararlarını önceden alma, yargı sürecini etkileme ve mahkeme bitene kadar cezaları beklet” diyorlar...
Şike Operasyonu başladıktan 10 gün sonra Mehmet Ali Aydınlar ile F.Bahçe Asbaşkanı Murat Özaydınlı arasında geçen konuşmayı hatırlayın:
- Mehmet Ali, küme düşüreceksen hemen düşürme, sezon sonunu bekle. Hemen düşürürsen kulüp batar, bana süre ver, oyuncuları satayım, küçüleyim, ondan sonra düşür...
Olayın başlangıcında “Düşürme” diye rica eden F.Bahçe’nin altı ay içinde “Düşüremezsin kiii Memet Ali!” noktasına gelip Aydınlar’a “nanik” yapmasının sebebi:
İyi bir iş adamı olan Aydınlar’ın, sporun siyaseti ve diplomasi konusunda çok başarısız olması dışında Başbakan’ın bu işin kazasız belasız atlatılması için F.Bahçe’ye siyaseten verdiği destek.
Başbakan’a yakın bir siyasi yazar dostum söyledi geçen gün:
“F. Bahçe’nin dağılmasını istemeyen Tayyip Bey, Aykut Kocaman’a mentörlük yapıyor, hatta transferler konusunda kaynak yaratmaya bile çalışıyor. F. Bahçe ayakta duruyorsa Aziz Bey’den çok, Tayyip Bey sayesinde duruyor.”
Bu bile, M.Ali Aydınlar’ın nerede sıkıştığını göstermiyor mu?
F. Bahçe’nin durumu böyle de diğerleri ne yapıyor peki?
- BEŞİKTAŞ:
Öyle veya böyle, Beşiktaş’ın adı şike dosyasında geçiyor. Ve şu haliyle 58. madde uygulanırsa, Beşiktaş’ın da şikeye teşebbüs ettiğine hükmedilebilir. Genel Kurul’da şike maddesi bir seferliğine değişseydi Beşiktaş’tan 12 puan silinme ihtimali vardı. Yıldırım Demirören, bu şekilde kaosun büyüyeceğini düşünüp kürsüye çıktı, “Biz teklifimizi geri çekiyoruz, federasyonu da seçime davet ediyoruz” deyip Aydınlar’ın fişini çekiverdi. Onlar aslında hiç kimse ceza almadan bu işin bitmesini istiyor.
- G. SARAY:
Dertleri F. Bahçe ile... Kıblesi siyasete dönük olan TFF’nin adam gibi ceza vermemesi halinde Türkiye’nin Avrupa Kupaları’ndan men edileceğini düşünen G.Saray düşmeden yana... Zaten 7 kulübe birden düşme veya puan silme cezası çıksa, G. Saray bu sezon şampiyonluğunu o dakika ilan etmiş olacak. Bu yüzden çok bağırıp ceza sürecinin başlamasını sağlamaya çalışıyorlar.
- TRABZON:
F. Bahçe’nin yerine Şampiyonlar Ligi’ne gittiler. Dolayısıyla
F. Bahçe’yi suçlu, kendilerini suçsuz görüyorlar. Şampiyonluk kupalarını istiyorlar. Bence de suçları yok ama 58. maddeye göre suç da teşebbüs de aynı cezaya tabi olduğu için onların da ceza alma ihtimalleri var.
- TAYYİP ERDOĞAN:
Tuttuğu takımın camiası ile karşı karşıya geldi. Lefter’in cenazesinde yuhalandı. Taraftar her şeyin sorumlusu olarak onu görüyor. F.Bahçe’yi karşısına almak istemiyor sanki ve küme düşme cezasına kesinlikle karşı...Genel afla bu işin bir an evvel çözülmesini istiyor. Tek hesap etmediği şey, af olursa UEFA’nın Türkiye’ye verebileceği ceza... Ama sürecin bu kadar içinde olması bile aslında sonuç ne olursa olsun, Başbakan’ın aleyhine dönebilir...