“Türkiye’de devletin, kız çocuklarının erken yaşta zorla evlendirilmesine karşı aldığı tedbirlerin ne kadar yetersiz, toplumun ise bu konuda ne kadar az eğitimli olduğu son rakamlarla bir kez daha ortaya çıktı.
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun TBMM’ye gönderdiği rakamlar, 18 yaş altında hamile kalan çocuklara ilişkin acı tabloyu gözler önüne serdi.
Müezzinoğlu, 2007’den itibaren 18 yaş altında hamile kalan çocuk sayısının toplam 91 bin 208 olduğunu açıkladı.
13 ilde kurulan Çocuk İzleme Merkez’lerine 2013’te 2 bin 792 çocuğun cinsel istismara uğradığına dair başvuru yapıldığını kaydeden Müezzinoğlu, bunlardan erken evlilik yaptırılanların sayısının ise 263 olduğunu söyledi.
6 bin 586 çocukla İstanbul ilk sırada yer alırken, İstanbul’u 5 bin 714 çocukla İzmir, 5 bin 181 çocukla da Adana takip etti. Çocuk yaşta çocuk sahibi olanların en az yaşandığı il ise 32 çocukla Tunceli oldu. Tunceli’yi 86 çocukla Artvin izledi.
Müezzinoğlu, bütün mücadele faaliyetlerine rağmen 2014’ün ilk üç ayında 18 yaşın altında 2 bin 72 çocuğun gebe kaldığını açıkladı.”
***
Çok sarsıcı rakamlar değil mi?
Insana başka hiçbir sebebe ihtiyaç duymaksızın “ben nasıl bir ülkede yaşıyorum Tanrım” dedirtiyor.
Kadınları güçsüz bir toplumuz biz...
Daha doğrusu kadınları güçsüz bırakılmış bir toplumuz.
Dolayısıyla onlar kendileriyle övünseler bile, erkekleriyle de övünebilecek bir toplum değiliz.
2007’den beri 91 bin, bu yılın ilk üç ayında ise 18 yaş altı 2072 çocuk gebe kalmış.
Sizce bu yaşadığımız toplumla ilgili neyi gösteriyor?
***
Biz, erkeğinin kadından da, kadın çıplaklığından da korktuğu bir toplumuz...
Hatta kadın kahkahasından da...
Ama küçücük kızlara dokunmaya ya da o küçücük kızların annelerini öldürmeye korkmuyor bizim toplumun erkekleri.
Erkeklerin sığ olması da, sanatın istendiği ölçüde serpilememesi de, medeniyetin tam anlamıyla gelişememesi de hep bu kadından korkmaları ve onu yok saymaları yüzünden bence...
Kadınlı bir toplum yaratamadık. Kadını hep özleyen ama ondan hep korkan, bu korku yüzünden de ondan nefret eden bir “erkekler” toplumu oldu burası.
Peki, küçük kız çocuklarından ne istiyorlar?
Sizce orada saklı olan o hastalık ne?
Bu toplumun erkekleri, kadınları üretime almadı, kadınlarla beraber eğlenmedi, kadınların akıllı olduğuna inanmadı, namus kavramını kadınların çıplaklığı üzerine kurdu, namussuzluğu kadınların özgürce yaşamasının adı olarak gördü...
Sonunda da kadınları öldürdü...
Hala da öldürüyor...
Artan cinayetler, yıllarca erkekle kadını ayrı yaşamaya zorlamış bir toplumun içinde oluşmuş hastalıklı tümörlerin birer birer su yüzüne çıkması yüzünden...
Pekiii, o kaçınılmaz soru geliyor akla hemen tabii “Kadınları bu kadar güçsüz bırakan bir toplumun erkekleri güçlü olabilir mi?”
Anlattıkları kadar cesur olabilirler mi peki?
Söyledikleri kadar akıllı olabilirler mi?
Çok sevebilirler mi?
Kendilerine güvenebilirler mi?
Her şeyden önemlisi kendilerini sevebilirler mi?
Olamazlar...
Sevemezler...
Güvenemezler...
Kadınları güçsüz bırakarak, kendilerini de eksik bırakan erkekler böyle bir toplumda ancak katil olurlar...
Bazen kadını öldürürler, bazen kendilerini, bazense ilişkiyi... Bazense koca bir ülkeyi...
***
Cinayetleri durdurmak mı istiyoruz? Küçük kızları daha büyümeden evlendiren zihniyetten kurtulmak mı istiyoruz, bu ülkenin medeni bir seviyeye gelmesini mi istiyoruz?
Kadınla erkeği “barıştırmamız” gerekiyor o zaman…
Kadınları özgürleştirmemiz...
Erkeklerin kendine güvenini arttırmamız...
Bütün bunlar için de erkeğin “namusunu” kadından bağımsızlaştırmamız gerekiyor, bir erkek namuslu, onurlu, saygıdeğer olmak istiyorsa bunu kendi başına yapsın… İşinde, hayatında yapsın...
Yapabiliyorsa...
Her türlü sahtekarlığa, ahlaksızlığa bulaşıp, kadının bedeni üzerinden kendine “namus ve ahlak” devşirmesin.
Öyle değil mi?
Gururlarını, namuslarını, ahlaklarını, kimliklerini, kişiliklerini kendi varlıkları üzerine bina etsinler, kadının bedeni üzerine değil.
***
Bu toplumun erkekleri sahip olamadıkları her değeri kadın üzerinden kazanmaya kalktıklarında, kadınları kaybettiklerinde de her şeylerini kaybettiklerini sanıyorlar, güçsüz ve zavallı kalıyorlar.
O gücü de cinayetle ya da hamile bırakarak yeniden kazanacaklarını sanıyorlar. Erkeklerin güçlü ve ahlaklı olamadığı toplumlarda kadın katilleri, küçük çocuk avcıları da çok olur.
Kendi ahlaklarını ve onurlarını kendi başlarına kazanacak kadar güçlü olduklarında öldürmekten de vazgeçerler, küçük gelinlerden de, yalan ve sahtekarlıktan da…
Yeter ki o gücü kazanabilsinler...