Erguvanlar ve politikacılar…

Haberin Devamı

Manolyalar aniden çiçek açtı geçenlerde…

Ardından aniden çiçek döktü.

Şimdi erguvan mevsimi…

Ardından kiraz dallarında kızarmamış pembemsi minik meyveler belirecek.

Ağaçların bir bahar sabahı mucizeleri.

Adanın arka yollarında tıkır mıkır eski bir fayton…

Elinde kırbac, ağzında sigarasıyla bir faytoncu…

Fayton boş.

Denizden geçen balıkçı takaları…

Bitirim şiirler gibi mavi takalar esmer faytonlarla findirdeşiyor…

Pembe erguvanlar, açmamış kirazlar, esmer faytonlar.

Erguvanların yeni anayasa tasarısıyla bir ilgisi yok… Balıkçı takalarının da…

Fayton da anasayla ilgilenmiyor…

Bizim politikacılar, gazeteciler hatta biz de ilgilenmiyoruz.

Öyleyce politikacılar, bizler ve erguvanlar birbirimize benziyoruz.

Burada küçük bir çığlık gerekiyor, evet, ‘aman tanrım erguvanları kime benzetiyoruz.’

Aslında politikacılardan bahseder bahsetmez yazının tadı bozuluyor.

Kirazlar açmıyor…

Erguvanlar soluyor…

Esmer faytonlar öldür Allah mavi takalarla fingirdeşmiyor.

Yaz geliyor yine…

Yeni anayasa hâlâ tartışılmıyor…

Serin bahçeler, ince etekleri uçuşan kadınlar, gülümseyen erkekler mevsimi.

Öğleden sonra aşkları zamanı.

Her yaşadığın güzellikte yaşayamadıklarının derin ve ince sızısı.

Manolyalar gibi uzaktan güzel, dokunduğunda kararıveren garip bir yaşam.

Olmayan demokrasi, olmayan özgürlük, olmayan anayasa, olan acı, olan hapishane, beklenen, beklenmiş, beklenecek aşk, pişmanlık, korku, sevinç, sevişme, sevişememe, aldırmazlık, ihanet, kirazlar, faytonlar, baskı, intikam, çıkarcılık, fırsatçılık, yalan dolan, ağzı sigaralı faytoncu, gazeteci, deniz kokusu, edebiyat.

Uzaktan güzel, dokunduğunda kararan yaşam.

Erguvanlar açmış…

Aniden yaz gelecek, dalları kiraz basacak birden.

Nelerin yaşanabileceğini ama bir türlü de yaşanamadığını bilmenin sarsıcı öfkesi…

İnsanların aptallığını gördükçe aptallaşmanın getirdiği sıkıntı.

Sonra gene aşk, gene aşk, gene aşk.

Hayaller, hayaller, hayaller…

Gerçekler, gerçekler, gerçekler.

Yaz geliyor…

Anayasa hâlâ yapılamıyor…

Bize uzak, bize uzak…

Bize yakın, bize yakın.

Hayat geçiyor.

İşte gene erguvanlar…

DİĞER YENİ YAZILAR