Erdoğan, Thatcher’ın sonunu biliyor mu?

Haberin Devamı

Gezi Parkı olaylarının birinci haftası doldu. Günlerdir Tayyip Erdoğan’ı düşünüyorum…

Onu “güçlülüğün zirvesinden”saldırgan bir çaresizliğin uçurumuna atan şeyin ne olduğunu merak ediyorum…

Ve sonunda buldum sanırım.

Kendinden başka hiç birşeyi merak etmeyen, önemsemeyen biri ancak insanlık tarihini merak etmeyen biri olabilir…

Tayyip Erdoğan eğer kendinden önce bu dünyadan geçmiş liderler neler yaşamış diye merak etseydi, bugün büyük bir ihtimalle bu çaresizliği hissetmeyecekti…

Çünkü bilecekti ki tarih kendini çok güçlü zanneden liderle dolu. Ve bilecekti ki kendi halkının sesine aldırmayan her lider sonunda mutlaka acıyla devrilmiştir.

Okumaktan sıkılıyorsa eğer, tek bir film bile Tayyip Erdoğan’ın bugünkü uzlaşmaz halini değiştirebilirdi…

Margaret Thatcher’ın hayatı.

***



Üstelik daha bir hafta öncesine kadar siyasi sonlarının benzemesi imkansız gibi görülürken, şimdi “asıl sonları birbirine benzeyecek dedirten” benzer yaşam öyküleri var Erdoğan’la Thatcher’ın…

İkisi de aşağı orta sınıf ailelerden geliyor. Biri “manavın kızı”, öteki “iskele kaptanının oğlu.”

İkisi de muhafazakâr eğilimli, sol karşıtı ve aynı zamanda da köklü reformcu. İkisi de piyasalara ve güçlü hükümete inanan; ülkelerinin uzun zamandır aradığı istikrarlı liderliği sağlayan; dünyaya nam salan siyasiler.

İkisi arasındaki en büyük benzerlik ise toplumlarını kutuplaştırmaları, sevenler ve nefret edenler olarak ikiye ayırmaları…

Ve uzlaşmaz tavırları.

Bir yanlarıyla tarihe geçerken bir yanlarıyla kendi sonlarını elleriyle hazırlayan iki lider.

***


Thatcher da Erdoğan gibi on yıldan fazla başbakanlık yaptı.

O da hiçbir seçimi kaybetmedi.

O da Erdoğan gibi kendi seçim galibiyetleriyle büyülenip kendinden başka herkesi küçümsedi.

O da Erdoğan gibi kendi partisinin yöneticilerini bile dinlemedi, o yöneticileri herkesin önünde azarladı.

Bütün bunları yapan Thatcher, hiçbir seçim kaybetmemesine rağmen kendi partisinde ciddi bir muhalefetle karşılaşarak sonunda başbakanlıktan istifa etti.

Erdoğan son zamanlarda verdiği kararlar, yaptığı anlamsız konuşmalar, yarattığı gerginlikler, oluşturduğu polis devleti görüntüleriyle, yaratılmasında büyük payı olan “zengin ve istikrarlı Türkiye” imajını parça parça ediyor.

Üstelik de parçalamaya da devam edecekmiş gibi görünüyor.

“Evinde oturan yüzde ellilik taraftarını sokağa çıkarmakla” tehdit edip bir “iç savaş” senaryosu oluşturuyor.

Ne zaman ne yapacağı belirsiz bir tehdite dönüşüyor.

Cumhurbaşkanı Gül’ün dün Gezi kriziyle ilgili inisyatifi ele alması, Erdoğan yanlısı televizyonların özür dilemesi, Bülent Arınç’ın Erdoğan’ın sağlayamadığı barış havasını yaratma görevini üstlenmesi, Erdoğan için asıl siyasi tehlikenin AKP içinde oluşmakta olduğunun işaretleri sanırım.

Erdoğan kendini toparlayamazsa, bu “padişahlık” hayallerini terketmezse galiba onu evine muhalifleri değil, taraftarları gönderecek.

Gidişi Thatcher’ın gidişine benzeyecek.

Ve bence bugün imkansız gibi gözüken bu senaryo, Erdoğan’ın uzlaşmaz tavrı, kibri ve kıştırtıcı açıklamalarıyla çok da uzakta gibi gelmiyor bana…

DİĞER YENİ YAZILAR